Juventus, Atalanta ve İnter'i ezerek yenmemiştik. Kontrollü oynayarak maçı penaltılara götürdük veya sonlara kadar sakladığımız enerjiyle çok iyi kontralar yaptık. Yine öyle bir maç olacaktı ama Erol Can Çolak iyi gününde değildi. Çocuklardaki gerginlik de seziliyordu.
Barcelona, çocuklarına kreşte bile 4-3-3 oynatarak, altyapılardan A Takımına bir sistemin dişlilerini kesintisiz ve kusursuz işletiyor. Buradan A Takımına her yıl 3-4 kaliteli futbolcu gönderiyor.Bazılarını yeterli bulmayıp başka takımlara veriyor; Fabregas, Bojan Krkić, Bartra, Olmo, hatta Pique gibi. Sonra piştiklerinde geri aldıkları oluyor. Yani adamların işleri tıkırında ve "Bu Katalunya İl Başkanımızın yeğeni, oynatacağız." durumu yok. Tarihimizin en yetenekli futbolcularından Fatih Tekke'nin takımdan gidişinde ve geri gelişindeki sancılı sürecini hatırlayın. Ertuğrul Doğan'ın birçok şeyini eleştiririm ama alkışladığım sözü şu oldu; "Altyapılarda adam kayırmayı, torpili, iltiması bitirin."
Şimdi Eyüp Hocanın elinde paha biçilmez bir deneyim var. Verim alamadığımız bir yabancı oyuncunun menejerine ödenen para ile idare edilen altyapıya daha da önem verirsek yine o finallere çıkar ve bu kez finalin gerginliği ile de başa çıkabilirler. Elimizde un var, yağ var, şeker var. Var da, helvayı kendin yapınca menejere, aracıya, tefeciye helva parası verip rant yaratamıyorsun. Mesele, helva yapacak yürekli ellerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder