Ben demiyorum, Reisiniz diyo!

Böyle bunamayalım aykım!

Elementler arasında ayırım yapmalın!

Az Selçuk, az Muhlis Bey!

Galamızdan!..

 

Nakımefendi haklı! Evlenirken gösterdiğin özeri, boşanırken neden göstermiyorsun?

Galamızdan!..

Oflu Hoca-4 gala haberleri…

Oflu Hoca-4 filmimizin galası Kanyon AVM’de yapıldı!

Yoğurt, cacık ve sarı öküzde sustuk, şimdi çok geç artık!

Ben demedim, bu dedi!..

Kulak Burun Boğaz doktoruna diş çektiriyor musun? Aynı şey!

Işınlanmayı icat etmişsin, Atılgan’la galaksiler arasında Taksim - Beşiktaş dolmuşu gibi gidip geliyorsun ama bir çift meme görünce hooop homosapiens Mahmut abiye dönüyorsun.

O kadar haklı ki; çivisi çıkmış, adaletin kalmadığı bir toplumda “Önce inenlere müsaade etmek” çok saçma.

4 kişilik ailenin simit masrafı belli oldu!

Dİ CAPRİO - Hey gidi, daha 20 yıl önce BOP Projesi yeni ortaya atılmıştı.

Şeytan dedi Allah’a “Madem Ofli varidi, beni niye yarattun!”

Ohh, çok rahatladım. Varmış benim gibisi. Özellikle geri vitese taktığımda...

No soy de aqui ni soy de alla / Facundo Cabral

Severim güneşi, Alicia’yı ve güvercinleri,

iyi bir sigara ve İspanyol gitarını,

duvarlardan atlayarak pencereleri açmayı

ne zaman bir kadın ağlarsa.

Ne buralıyım ne oralı

ne yaşım var ne geleceğim

mutlu olmak rengidir kimliğimin.

O kadar severim ki şarabı, çiçekleri

tavşanları, yaşlı çobanları

ev ekmeğini ve Dolores’in sesini

ve ayaklarımı ıslatan denizi sevdiğim gibi.

Ne buralıyım ne oralı

ne yaşım var ne geleceğim

mutlu olmak rengidir kimliğimin.

Severim daima uzanmayı kumlarda

ya da bisikletle kovalamayı Manuela’yı

ya da bütün bir zaman yıldızlara bakmayı

Mariayla buğday tarlasında.

Ne buralıyım ne oralı

ne yaşım var ne geleceğim

mutlu olmak rengidir kimliğimin.

Guardiola’yı çok severim ama Barcelona’nın sloganını araklamayın lütfen.

Galata Köprüsü'nde Gırgır okuyan çocuk nostaljisi yapacak değilim. Bunun yerini cep telefonu ve tablet filan aldı, deyince de eksik kalıyor. Okumak başka bir şey, bakmak başka bir şey. Bu kuşak reels kuşağı, 1 dakikadan fazla artık sinema filmine, futbol maçlarına bile bakamıyor, sıkılıyorlar.

Uykusuzların Yiğit'ten!

Schnell, schnell! (Sevdiğim bir yazıdır, tekrar yayınlıyorum)

Münih Dachau'daki Nazi kampının girişinde yazıyordu, (bütün nazi kamplarının girişlerinde vardır) "Arbeit macht frei" yani "Çalışmak özgürleştirir."
Kampı bize gezdiren Levent ağabey, esirlerin yattığı barakalara bakarak, "Valla burası bizim koşullardan daha iyi gibi." dedi.
O 12 Eylül faşizmi sonrasında Mamak'ta yatmış.
Biz, kapitalizmin eşitsiz gelişmesine karşı Alman emperyalizminin tezgahladığı bu nazi vahşetiyle soluklarımız kesilmiş bir halde etrafı gezerken, yanıbaşımızda gerçekleşen 'emperyalizme göbekten bağlı Türk sermayesinin tezgahladığı' 12 Eylül faşizmini hafifsediğimizi düşündüm birden.
Dachau kampında öldürülenlerin hemen hemen tamamı komünistler ve sosyal demokratlar. Yahudilerin buraya getirilme nedenleri de komünist oluşları.
Sermaye ideologlarının ve Holivut'un yutturmaya çalıştığı gibi bir şey değil Nazizim / Hitler faşizmi. Palazlanmakta olan genç sosyalist ülke SSCB'yi ve o yıllarda çok güçlü Alman işçi sınıfı ve komünistlerini boğmaya odaklanmıştı Alman sermayesi.
Hitler'in en büyük destekçisi olan Krupp Tysen - Siemens gibi Alman sermayedarları, boğulacak olan Sovyetler Birliği pazarının hayalini kuruyordu. İngiliz, Fransız ve ABD sermayesi de yol veriyordu Hitler'e; bu deli SSCB'yi yaralasın, sonra biz indiririz öldürücü darbeyi.
Neyse...
Çalışmak özgürleştirir. Emperyalist kapitalizmi ve özel mülkiyetin özünde bulunan faşizmi yeryüzünden söküp atmak için çok çalışmak gerekiyor çoook.

Merihli arkadaşlar geldi, bir şeyler içtik.

M.S. 3. Yüzyıl'a ait, Çin Hanedanlığında kullanılan bir kola seramiği.