18 Mart 2024 Pazartesi

C L goes tooooo!..

Karşı tarafta, hırsız - katil Franco Madrid, Nazi İdman Yurdu Bayern Münih var. Gerçi Luis Enrique'nin takımı PSG'yi ve Pep'in City'sini de sevmem ama hocalarını severim. Bu durumda kupa goees toooo Barcelona olsun. 

Çökerttin beni hayat!

Yok lan, bir şeyim çökmedi. Gayet de iyiyim; hayatın her alanındaki hırsızlara karşı kin duyan bir komünist, iyi bir hümanist ve bu cehennemde ruh sağlığını koruyan biriyim. "Gracias a la vida" yani. 

"Tahımı çok eyi yönet gülüm!"

Ünlü hırsız Reza Zarrab şöyle der; "Memurun ve orospunun parasını önden vereceksin." Bu yarma da şefe konser öncesi bahşiş veriyor. 

"Nah verurler saa Zuhal'i!"

Filmimdeki orijinal replik böyleydi. Giriş cümlesini veriyorum, canınız nasıl istiyorsa öyle devam ettirin. "Nah verurler saa .............!"

Nokta!


Ergen deyimiyle, "kapak"

16 Mart 2024 Cumartesi

Puslu Manzaralar / Angelopoulos

Puslu Manzaralar filmiyle birlikte ustanın belli başlı bütün filmlerini seyretmiş oldum. Alışkanlık olduğu üzre filmle ilgili okumalar da yaptım. Rasseneur nikli bir kardeşimizin Puslu Manzaralar'dan yola çıkarak Ekşi Sözlük'te yazdığı yazıyı beğendim ve altına imzamı atarım kabilinden sizlerle paylaşıyorum.
"Film bittikten sonra kendi kendime 'bir zamanlar bu dünyada Theo Angelopoulos yaşadı' dedim. Bir süredir işyerimde yeni çalışmaya başlayan gençleri gözlemliyorum da, niyeyse yeni neslin hayatıyla ne yapacağını bilmeyen bir güruh olduğuna dair bir his var içimde. Sürekli kendilerine somut amaçlar koyan, onlara ulaştıkça yenilerini ekleyen, ama biraz geniş planda bakıldığında yolunu izini kaybedip bir kaos içinde sürüklenip duran, onca büyük bir coğrafyada aralarında bir arpa boyu mesafe olan bir noktadan diğerine ulaştığı için kendini başarılı sayan kaybolmuş insanlar bunlar. Duygular, içgüdüler, doğa, felsefe, ahlak sanki bu insanların umurunda bile değil. Günlük hayat için fonksiyonel olmayan hiçbir şey ilgilendirmiyor onları. Onca pahalı kolejler, batı standardında eğitimler, lüks içinde büyüyen ve istediği her şeye ulaşan insanlardan kurulu bu topluluğa bakıyorum da onlardan biri olmak kendi kendini cehenneme kilitlemek gibi bir şey olsa gerek. Toplumun bütün kaynaklarını akıtarak yetiştirdiğimiz bu eğitimli kitle aslında bencil, cahil ve yozlaşmış bir insan sürüsünden ibaret. Böyle olmamalıydı. çocuklarınıza doğayı, sanatı, insanı sevdirmeliydiniz. Güzel kıyafetler almadan önce güzel kitaplar almalıydınız. Okul derslerini öğrenmesini istediğiniz kadar Angelopoulos'u, Tarkovski'yi, Kieslowski'yi de öğrenmesini istemeliydiniz. Tabi bunların olması için öncelikle sizin kendinize böyle bir yaşam kurmanız gerekliydi; ama lüks evler, son model arabalar, en güzel / yakışıklı eşi seçme, sürekli daha çok zengin olma, daha çok itibarlı olma, daha çok başarılı olma arzusundan böyle şeylere zaman kalmadı.
İyi ki böyle adamlar böyle filmler çekiyor, böyle kitaplar yazıyorlar. Arınmak, özüne dönmek, uzun bir aradan sonra tekrar gerçek bir şeyler hissedebilmek için yorulmadan, bıkmadan insanlara açık birer teklifte bulunuyorlar. Allah razı olsun."

Kapitalizm 15

Etrafımdaki metalaştırılmış ürünlere, her türlü markaya, alınan satılan şeylere çok ilgi duymam, satın alma dürtüsü taşımam. En az 5 yıl kullanacağımı umduğum cep telefonum dün gece kırılıp iptal olunca yeni bir telefon almak için mecbur kalıp cicili bicili bir cep telefonu mağazasına girdim. Görevli nasıl ballandırarak anlatıyor cep telefonlarını, "Şu model şöyle, bu model böyle... 15'inin ebesinin örekesi özelliği var..." 
O an düşüncelerimi okuyabilse susup uzaklaşır benden ama ekmek parası, ne yapsın. Bir an evvel çıkmak için bir tanesinde karar kıldım. Mağazadan çıkarken şunu düşünüyordum; can çekişmesine rağmen hala insanlığı zehirleyip duran (hırsızlaştıran, orospulaştıran, katilleştiren) ve hepimizi karınca kararınca kötüleştiren kapitalizm, eğer tek başına benimle muhatap olsaydı, savaşmaya gerek kalmadan batar giderdi. Bütün stokları elinde kalırdı, hiç bir mal / meta satamazdı. Yani tek başıma olsam kapitalizmi rahat batırırım ama size dua etsin. Bir sürü gereksinimleriniz var.

Mor yoğurt yedin mi hiç, Zargonya'yı gördün mü?

"Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin."
(İspanya'da bir duvar yazısı)

Savaşa hayır!

"Savaş istiyoruz!"
En önce vuruldu
bunu yazan.
Bertolt Brecht

Charlie, Akira, Abbas, Masaki, Teo, Andrey, Yasujirō ve diğer çarpanlar

Seyrettiğiniz bir film sizi çarpmıyor ve şok edip normal hayatın akışından fazla sarsmıyorsa hoş vakit, hoş görüntü, iyi seyirler olmuş efenim... / Dışarıdaki Sinema

Eski ama çok yeni!

Unutma!

Leos Carax'ın Köprüüstü Aşıkları filminde, "Kimse bana unutmayı öğretemez" diyor ya Alex, Michelle "Beni unut" dediğinde... 
Herkes kendi meşrebince bir şeyleri unutmamalı. Marketten alacağın beyaz peyniri unutursan sorun yok ama iyi bir beyaz peynirin tadını unutursan fena. İneğin yediği egzoz kokusu sinmemiş otun, otun dönüştüğü tertemiz sütün, kaymağın ve iyi bir salamurayla demlenen peynirin oluşturduğu o tadı unutmamak lazım. İsteyen bununla beraber, "özel mülkiyet belası yeryüzünden sökülüp atılmadan insan evladına huzur yok"u da unutmaz, sevdiği insanı da, çalınan kupasını da... Uzat uzatabildiğin kadar. İyi bir peynir gibi...

Fakir ülke Çin Seddi

Başkanı vuracam, bize bir santrfor almadı!

Etma Hasan!

Bizum Zizil Hasan, "TS - FB maçinda Fener'e goli kim atarsa uşağa onun adini koyacım." diy. Etma gitma Hasan, ya Fener kendi kalesine gol atarsa? Tirabizon'da bir tane Djiku'nun dolaşmasi doğru mi olur! Daha kötisi, top hakeme çarpup girersa uşağa Halil Umut Meler mi diyecesın? İnsan oz evladina buni yapar mi?

Salih Sali'dan dan dan!

Efsaneleri hatırlayalım!

15 Mart 2024 Cuma

Ilgın'ın Günlüğü

ILGIN - Ben ’boydo’ diyebildiğim için ‘bordo’ları dedem söylüyo, ‘mavi’leri ben.

11 Mart 2024 Pazartesi

Payam yok amca!

Sinema, yapım sürecinde yüzlerce kişinin çalıştığı çok pahalı bir sanat. Mı acaba? Tabii ki pahalı bir sanat dalı. Ama asıl sorun, söyleyecek bir lafımızın, yeni bir sözümüzün, hikayemizin olmaması. Güzel olmadığını düşünüp makyaja abanan kadınlara benzetebiliriz bu durumu. Teknolojiyle, parayla açığı kapatma çabası. Eğer bir dıngılsan (ki dıngıllar dıngıl olduğunun farkında değildir) setine 12 kamyon malzeme yığsan ne olur? Muhteşem görüntülerle dolu bir kofluk. 100 milyon lira harcayıp kılımızı kıpırdatamazken, elin insanı 1 milyon lirayla ciğerini söker.

Bi harf daha alayım!

Aynen aynen!

Hegel'in ayakları

Stuttgart'ta gezinirken Museum Hegel Haus binasını gördüm. 
Ziyarete kapalı bir gündü. Yoksa, içeri girip Marks'tan sonra bir de ben Hegel'i ayakları üzerinde durduracaktım.

Yaşanmışları unut, yaşanmamışları hatırla! Zupper!

"Yaşım ilerledikçe hiç yaşanmamış şeyleri daha net hatırlıyorum." Mark Twain