29 Ağustos 2010 Pazar

Artık kimse Trabzonspor'u tutamaz

Trabzon Fikir Kulübü'nün düzenlediği iftara katıldım. Yemek sonrası Başkan Sadri Şener, Sedat Tunalı, ben, Davut Kayacı ve Özden Ayvaz kafa kafaya verip şampiyonluk için bir yol haritası belirledik. Başkan, yol haritasına harfiyen uyacaklarını ve hazırladığımız ilk 11'i Şenol Güneş hocaya ileteceğini söyledi.
Bu iftar yemeğini Liverpool maçından önce düzenlemeyen sevgili dostum Yavuz Saltık'a teessüf ederim. Liverpool maçının taktiğini ve ilk 11'ini Şenol hocaya iletip, Liverpool'un 'pul'unu alıp pulsuz yollayabilirdik.
Neyse, zararın neresinden dönülürse kardır. Artık bütün Tarbzonsporlular rahat uyusunlar. Duruma el koyduk, şampiyonluk geliyor.

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 48

Eveeeet miii? Eveeeeet!..
Seçim barajını kaldırdıkları için, yargıyı daha rahat ve objektif çalışmaya sevkettikleri için, adalet sisteminin üzerindeki siyasal baskıyı ortadan kaldırdıkları için, bireysel bazda görüşlerimizi, düşüncelerimizi daha rahat ve özgür bir ortamda dile getirmemizi sağladıkları için... Ve en önemlisi mecliste 600 küsur adi suçtan yargılanmayı bekleyen vekillerimize yargı yolu açıldığı için tabi ki evet (!) Bin kere eveeeeet!..

27 Ağustos 2010 Cuma

Haydar Işık / Başaltı notları - 83

- tayinim üçlü kanepe setine çıktı

- akacak kan yataklarında, damar inşa etmeyin

- ihaleye fesat karıştıraya gittim, gelicem

- yürü ya kulum - menisküsüm var ya rab

- hayırda hayır varsa, protestoda da, protein vardır

- dikkat dikkat: gülen cemaati el altından kızılaya, iki ton kan bağışında bulunmuş

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Polis mi yumurtadan, yumurta mı polisten?

Bu ahı gitmiş vahı kalmış leş kapitalizmde, sermayenin ve sömürünün bekçisi polisler daha epey yumurta yiyecektir.
Aman kolestrole dikkat... Sarısını yemeyin bari!..

Laz Kapital 1 yeniden

Biraz Laz işi oldu ama olsun. Normalde, önce serinin birinci filmi ya da kitabı piyasaya sürülür, sonra devam filmi ve kitabı gelir.
Bizim yayınevinde ise önce Laz Kapital 2 basıldı, sonra çok ilgi görmesi üzerine 1. kitabın yeniden basılmasına karar verildi.
Laz Kapital 1'in elden geçirilmiş yeni baskısı haftaya bütün balıkçılarda...

22 Ağustos 2010 Pazar

İsyansuz hava sahasi

Hau şirret burjuva medyasinun kullanduği dili bilursunuz; bizum aylardur boğazindan bir tanecuk hamsi geçmemiş uşaklara “En eyi şuşiyi nerede yersunuz?” diye akil öğreturler.
Bütun dertleri, halkun fakirlukten fukaraluktan biriken kinini, nefretini yarattuklari sanal alemlere boşaltmaktur.
Bulara göre halk sadece tuttuğu fitbol takumina isyan edebilur. Onun da yeri bellidur, ya kahvahaneler ya da sitadyumlar.
Bir da trafikte birbirinun girtlağina sarilmaya ses çikarmazlar.
Bunlarun dişinda başka bir isyan tipi tanimazlar.
3-5 öğrenci uşak bir araya gelup ‘parali eğitume’ hayir deyince çift sari karttan ve topli isyandan direk okuldan atilur.
Hükümete, devleti yönetenlere, patronuna kime ne diyeceksen git kahvede pişpirik oynarken bağir çağir söyle. Gazuni çikar.
Ama sakın kahvehaneden çiktuktan sonra 5-10 kişi bir araya gelerek bağirma. O zaman isyanci olursun.
Kapalı yerlerde bağirmak serbesttur, ama açik alanda yasak.
Bular, Türkiye’yi isyansuz hava sahasina çevirmek isteyi ama bu alltan gelen isyan dalgasi Karadenuz’un azgin dalgasi gibidur. Ne olduğuni bile anlayamadan önune katup göturur.
(Laz Marks Emice, BirGün Pazar ekinde yazmaya devam ediyor)

20 Ağustos 2010 Cuma

Şelaleniz nasıl olsun?


Su adına, sadece musluklardan akan kireçli su ve sel baskınları sonunda taşan Kurbağalıdere'yi gören biz şehirli faniler için böyle bir seçenek kalp çarpıntısına yol açıyor.
Yukarıdaki şelale, Arhavi'den bir kaç kilometre içeride bulunuyor.
Yok, şelalem daha egzotik olsun diyorsanız 3-4 saat daha yol alıp Macahel'e çıkacaksınız.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Santiago Nasar ve Hrant Dink

Bu yılı Marquez yılı ilan etmiş ve okumadığım bütün Marquez romanlarını okuyacağım demiştim. Kırmızı Pazartesi romanını bitirdiğim an önce Santiago Nasar ile Hrant Dink isimleri, sonra da Yasin Vicario ve Ogün Vicario isimleri yanyana geldi.
Aynen Kırmızı Pazartesi'ndeki gibi oldu Hrant Dink'in öldürülmesi; davul zurnayla, internette tartışa tartışa, neredeyse açık oturum düzenleyerek...
Görevleri, vatandaşlarını korumak olan bütün görevlilerin devekuşu gibi kafalarını kuma (faşizme) gömerek, bu cinayeti görmezden gelmeleri sayesinde...
Tarihimizde bir sürü kanlı gün var. Bu kanlı günlerin hesabını, elleri kanlı olanlar çözemez, aydınlatamaz.
Bu düzenden adalet beklemek boş bir hayal. Bunlar sadece pozisyon alırlar. O da uluslararası sermayenin işaret ettiği ölçüde.
Bize Adaletli Pazartesiler gerekli.
Adaleti de ancak halkın kendi iktidarı sağlayabilir.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Cennetin kostümlü provaları




- Biz öldük mü acaba Mehmet?
- Merak etme, burada ölüm yok...

Patolojik tahlil; kapitalizum habistur

Efendum yapilan bir araşturmaya göre, İstanbul’da Avrupa’dan daha çok tıbbi laboratuar varimiş.
50 yildur devleti yöneten Amerikanci - sağ iktidarlar, sağluği sistemli bir şekilde felce uğratti. Nihayetinde son 10 - 15 yildur paranun kokisini alan sermaye, ortaluği simit sarayi gibi özel hastaneyle doldurdi.
Bu hastanelerun öninden geçerken bir anluk dalginluğunuza gelmesun, aninda kendunuzi ameliyat masasinda bulursunuz. Niçun, çünki burasi bir holding gibi yil soninda kar payi dağitacaktur. Bu hastanelerun çoği borsaya açilduği içun, ne kadar çok keser biçerseler, hisselerun değeri o kadar çok artacak ve para kazanacaklardur.
Meşhur bir göz hastanesinde vatandaşun birinun iki gözini birden ameliyat etmişler. Meğer adamcağizun bir gözinde katarakt varimiş. Bu tilkiler para içun adamun sağlam gözini da oymiş. Demek ki ‘fazla mal göz çikarmaz’ lafi yanliştur. Tam tersi, fazla mal içun bir süri göz çikariyiler

13 Ağustos 2010 Cuma

Ne güzeldiiiir Kotençur'da oolmaaak şimdii!..



2000 metrede horon yatay oynanır

Haydar Işık / Başaltı notları - 82

- vizyonum çok geniş doktor bey, yanlardan biraz aldırmak istiyorum

- türkiye obruk olmasın

- anahtarı sağanak yağmurun altına bırakıyorum

- beş yıldızlı yol geçen hanı

- silahlı kuvvetlerde atamalar oldu, el hamdülillah. allahın izniyle dağları da bombalıyacağız hayırlısıyla

- kinden kına yakılır

- psikolojim bozuldu, residensa kapandım

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Sokayim paronga (Sokayım parana)

Sitenin aktiflenmesindeki gecikmeyi açıklamaya çalışayım.
29 yıl üzerine memleketim Rize'ye geldim ve kendimi köylere, yaylalara vurdum.
Planım 5 gün kalıp dönmekti.
Artık ne oldu, nasıl bir psikolojiye büründüysem geri dönesim gelmiyor resmen.
Yukarıdaki başlığın öyküsüyle anılarımı anlatmaya girişeceğim ama dönünce.
Şimdilik sadece meraklandırıcı bir unsur olarak kalsın.
Sevgili dostum Mehmet Demirci'den dinlediğim bu hikayenin ardından (ileride kesinlikle çekeceğim bir Karadeniz filminin altyapısını oluşturacak kadar öykü biriktirdim.) yaşadığım sürrealist olayları anlatacağım.
Ekmek paramı kazandığım İstanbul'un beni deli gibi çağırmasına yukarıdaki başlıkla cevap veriyorum; sokayim paronga...