29 Nisan 2016 Cuma

Marx Geri Döndü


Darısı Laz Marks Emice'nin başına... 

2 dakika değil, 2 sene düşün

Kulüpler Birliği’nin başlattığı “2 dakika düşün” kampanyasına söz konusu metnin içeriğinin eksikliklerle dolu olması nedeniyle onay vermediğimizi ve kabul etmediğimizi açık bir dille ifade ediyoruz. Süper Lig’de bu hafta oynanacak karşılaşmalarda uygulanacak bu kampanyanın, aşağıdaki metinde belirttiğimiz unsurların da yer almasıyla anlamlı olacağını kaydediyor, futboldaki sorunların çözümü için değil 2 dakika 2 yıl düşünmenin bile yetersiz olduğunu vurguluyoruz. 
Öncelikle bu hareket gerçekten temiz futbol ve güzel oyun isteyenlerle yürütülmelidir. Spora, topluma, hakemlere futbolun tüm değerlerine gösterilmesi gereken saygıyı ve futboldan uzak olması gereken şike, teşvik, ırkçılık, yanlı hakem kararları gibi güzel oyunu çirkinleştiren faktörleri hatırlatabilmek için, sağduyulu ve buna inanan bir zihniyet ile tek vücut olmalıyız.
Bu hareket, evet, sadece sahaya girip hakeme saldıran taraftara  yönelik olmamalıdır. Bizi bu noktaya getiren herkese ve istediği sonucu alamayınca kendini kaybedip Türk futbolunu zedeleyen her söyleme, itibarını yok eden her eyleme karşı olmalıdır. Ayrıca…
Sinirlerine hakim olamayan yöneticiye…
Halkı kışkırtan tribün liderine…
Provokasyoncuya…
Haddini aşan yorumcuya…
Profesyonel olması gerekirken öfkesine yenilen oyuncuya…
Kazanmak adına her yolu mübah gören kulüp yöneticilerine…
Kuralları adil uygulamayanlara…
Şikeye…
Teşviğe…
Irkçılığa…
Antrenörün başını yarana…
Sahaya girip futbolcuya saldırana…
Taraftarı tribünden aşağıya atanlara… Bıçaklayanlara… Ölümüne sebep olanlara…
Polis araçlarını yakanlara…
Manipülasyona…
Kısacası bugün geldiğimiz noktaya bizi getiren her şeye karşı olmalıdır.
Trabzonspor Kulübü olarak diyoruz ki… Futbolu bu hale getirenleri en azından 2 dakika utanmaya ardından 2 dakika düşünmeye, sonrasında gerçekten futbola saygıya, adil ve güzel oyuna davet ediyoruz...”

26 Nisan 2016 Salı

Sahaya atlayan terörist

Hayata sağdan bakanlara söyleyecek pek bir şeyim yok. Yine de okuyabilirler ama... 
Asıl, doğayı, toplumu solun değerleriyle açıklayan ve İstanbul takımlarını tutanlaradır bu yazı. 
'Ama'lı bir cümle kurmadan söyleyeyim, dün sahaya atlayan eğitimsiz çapsızdan Trabzon'da binlerce var. Onları küçük bir fıştıklamayla her türlü kirli işlerinde kullanabilecek bir sağ devlet geleneği de var. Bu bir kenarda dursun, ama diğer kenarda 1940'lardan beri yüzlerce kez şike yapmış, bir alt lige düşürülmüş, puanları silinmiş, hırsızlığın, şikenin, teşvikin kitabını yazmış İstanbul takımları var. 
Adamların pehlivan tefrikası okur gibi okuduğumuz tapeler ve şike hikayelerinden sonra 3 partinin birleşerek Aziz Yıldırım'ı affetmesi var. Bunu bir solcu olarak ben ve diğer solduyulu TS'liler anlıyor, "Memlekette haksızlığa uğrayan bir biz miyiz?" diyerek hakem gırtlağına sarılmıyoruz. Genel bir demokrasi sorunu olarak algılıyoruz. TS'nin kupasını çalıyorlar da işçinin emekçinin hakkını af mı ediyorlar? 
Peki, kendisini takımlarıyla özdeşleştirmiş bu Trabzonsporlu cahiller ordusuna ne diyeceğiz. Adamın devrimci bir tutum takınması, olayı soğukkanlılıkla algılaması mümkün değil. Ona, sadece, "barbar, terörist, gerici, faşist, Türkiye'yi, bölgeyi kötü tanıtıyorsunuz vs." demekle meseleyi açıklıyor muyuz? Bir ayağı olmayan bir adama çelme takmaya benzetiyorum bunu... Adil bir savaş değil. Adam cahil ve şiddete meyyal... Sürekli futbol üzerinden adamı şikelerle kazıklıyoruz, çıkışı bilmediğini de biliyoruz ve Kazım Koyuncu gibi tepki vermesini bekliyoruz. Epey daha bekleriz. 
(Sahaya atlamak, hakem dövmek nasıl bir barbarlık ise, şike yapmak, teşvik vermek de bir barbarlıktır.)

21 Nisan 2016 Perşembe

Uykusuz 451

Aziz Yıldırım ile Tayyip Erdoğan arasında sanki bir benzerlik varmış gibi resmeden Uykusuz'u kınıyorum. Gerçek mizah dergiciliği, Leman'ın yaptığı gibi, Aziz Yıldırım'ın yanında olmayı gerektirir. Haa, o kadar yalamaya rağmen tiraj artmaz, o ayrı. Sen, "Son Kale, Büyük Cumhuriyet bekçisi, Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz, Paralelsavar, vs" gibi doğruları yaz çiz gerisine karışma. 

13 Nisan 2016 Çarşamba

Dunyanın bütun hamsileri, birleşın!

Bütün çalişmalarum sirasinda baa eşlık eden Feridun Encels’e... 
Kiymetli dostum, saa yolladuğum mektubun içine çok sevduğun hamsilerden de koymiştım. Fakat zehirlenduğuni söyledun. Demek ki bu hamsi milleti yolda evrim geçirup zehirli baluk oliy. (Pakınız. Evrim Teorisi.) Mideni yikattuktan sora hatirlat, Darwin’lan bu koniyi konişalım. Bu sefer hamsilerun yanina buz da koyayrım. 
Afiyet olsun.

Vengo - Naci En Alamo



"hiçlik ülkesinden geliyorum
ne yerim var
ne yurdum
parmaklarımla yangın çıkarırım
yüreğimle şarkı söylerim sana
kalbim küt küt atıyor
aşk için doğmuşum ben
ne yerim var
ne de yurdum
ne de evim var benim"

9 Nisan 2016 Cumartesi

Osurayim kapitalizmunuze

Çağumuz, insanluk tarihinun en derin çelişkilerinın yaşanduği, en akildişi çağdır.
Kapitalizum bir yandan inanilmaz bir zenginluk, diğer yandan ise ölumcül bir yoksulluk üretiy.
1 milyar insan aç yaşarken, yilda 11 milyon sabi açlıktan öliy.
Ula lahmi kafalilar, neyun zafer çiğluğini ataysınız? Borsaya açilan hastanelerınızın mi?
Sivasi dökülmiş evlerini, 1950 model arabalarini gösterdığınız Küba’nun sağluk sistemini da göstersanıza. 
Efendum, duyamadum. Küba küçucuk bir ada midur? La siz daha bir tane mahallenuzde bile sağluk sorunini halledemedınız.

8 Nisan 2016 Cuma

Asghar Farhadi, şakaklar ve Hollywood

Bir yazıyı, bir filmi, bir romanı, bir şarkıyı, bir sanat eserini beğendiğinizi nasıl anlarsınız? Bazılarımız, beynimden vurulmuşa döndüm, der. Bazılarımız, ağzımızda bir lezzet oluştuğunu söyler.
Benim şakaklarım titrer, ürperirim. Yanaklarım, göz çukurlarım ve saç köklerim şakaklarıma eşlik eder. Bu öncü ve artçı ürpertiler başlayınca o ürünün iyi olduğunu düşünürüm. 
Asghar Farhadi'nin yazıp yönettiği bütün filmlerde bu belirtileri gösterdim. Pekii, prodüksiyon değeri Örümcek Adam serisinin herhangi bir filminin 100'de 1'i kadar olmayan bu filmlerle bu adam nasıl oluyor da bizi kavrayıp oradan oraya vurabiliyor? Cevap veriyorum; piyasayı değil, insanı önemsiyor.
(Not: Farsça bilmiyorum ama tahminimce; Farhadi, filmdeki oyuncularına, "Bakın bu kadar ödül aldık, Palmiyesi, Oscar'ı, Ayısı... alayını aldık... Hadi artık barışın." diyor.)

3 Nisan 2016 Pazar

Laz Marks'tan "İki uci metali deynek"

Efendum meta iki yönlidur. Kullanum değeri ve değişum değeri vardur. 
Baluk Pazari’nun oriya bizum uşaklari bir araya toplayup buni örneklerlan açuklamak istedum. Foter Osman’i koni mankeni yaptum. La Foter Osman, 20 kilo hamsin var tamam mi? "Tamam Laz Marks Emice" 
“Şimdi buni 20 metre kumaşla değişturmek istiysın.” 
Ula bu dingil tutturdi, “Ben değişturmem, hamsimi kimseye vermem.” diye...
La eşşeğun önde gideni, haburiya size Laz Kapital’un can damari olan bir koniyi, değişum değerini açukliyacağum ama bu tutturmiş değişturmem diye. 
Bizum örnek yatti tabi. Keşke bu hamsi manyaklarina hamsi örneği vermesaydım.

Çizgi romanın Johan Cruyff'u; Gallieno Ferri

Çocuk yanımla, Zembla'dan Tommiks'e, Kinova'dan Kaptan Swing'e, Mandrake'den Mister No'ya kadar 70'li yılların başında yayınlanan bütün çizgi romanları severim. Ama Zagor hep bir başka olmuştur. Şimdi bile seviyorum Zagor okumayı. Net bir şekilde formüle edemem ama bir kaç neden söyleyebilirim. Hala Gallieno Ferri'nin çizdiği Zagor ciltlerini ararım. Her ne kadar Ferri diğer esse gesse çizgi romanlarını çiziyor olsa da Zagor'da ayrı bir döktürürdü. Sonra, Zagor kızılderili dostudur; beyazların kışkırtmadığı, tıpkı beyazlar gibi bir ölüm makinesine dönmemiş bütün kızılderililerin yanındadır. (Babasını kızılderililer öldürmesine rağmen hem de) Kuşkusuz en iyi pişekar olan obur Çiko'yu da hesaba katmak gerek. Bir de, Zagor sıradan insan özellikleri de gösterir; Tommiks gibi, Suzi öptüğünde ayılıp bayılmaz. Bir kadın Zagor'a ilgi duyuyorsa ve o da kadından hoşlanıyorsa onu öper. Zagor Tenay yemek yer, su içer, yaralanır, tutsak düşer. Çelik Bilek gibi 80 İngiliz askerinin üzerine koşup, hepsine dan dun girişmez.
Ve en son olarak bir macerasında, (Chicago ya da New York olabilir) polis teşkilatının bağırsağını dökmüştü ortaya. Burjuvazinin emrindeki müdüründen, memuruna kadar bütün polislerin gırtlağına kadar rüşvete battığı bir polis teşkilatıyla boğuşmuştu Zagor Tenay.
Tamam hayal kahramanısın ama yine de baltana kuvvet hocam. (Ferri'yi saygıyla anmak için eski bir yazımı düzenledim)