Hayata sağdan bakanlara söyleyecek pek bir şeyim yok. Yine de okuyabilirler ama...
Asıl, doğayı, toplumu solun değerleriyle açıklayan ve İstanbul takımlarını tutanlaradır bu yazı.
'Ama'lı bir cümle kurmadan söyleyeyim, dün sahaya atlayan eğitimsiz çapsızdan Trabzon'da binlerce var. Onları küçük bir fıştıklamayla her türlü kirli işlerinde kullanabilecek bir sağ devlet geleneği de var. Bu bir kenarda dursun, ama diğer kenarda 1940'lardan beri yüzlerce kez şike yapmış, bir alt lige düşürülmüş, puanları silinmiş, hırsızlığın, şikenin, teşvikin kitabını yazmış İstanbul takımları var.
Adamların pehlivan tefrikası okur gibi okuduğumuz tapeler ve şike hikayelerinden sonra 3 partinin birleşerek Aziz Yıldırım'ı affetmesi var. Bunu bir solcu olarak ben ve diğer solduyulu TS'liler anlıyor, "Memlekette haksızlığa uğrayan bir biz miyiz?" diyerek hakem gırtlağına sarılmıyoruz. Genel bir demokrasi sorunu olarak algılıyoruz. TS'nin kupasını çalıyorlar da işçinin emekçinin hakkını af mı ediyorlar?
Peki, kendisini takımlarıyla özdeşleştirmiş bu Trabzonsporlu cahiller ordusuna ne diyeceğiz. Adamın devrimci bir tutum takınması, olayı soğukkanlılıkla algılaması mümkün değil. Ona, sadece, "barbar, terörist, gerici, faşist, Türkiye'yi, bölgeyi kötü tanıtıyorsunuz vs." demekle meseleyi açıklıyor muyuz? Bir ayağı olmayan bir adama çelme takmaya benzetiyorum bunu... Adil bir savaş değil. Adam cahil ve şiddete meyyal... Sürekli futbol üzerinden adamı şikelerle kazıklıyoruz, çıkışı bilmediğini de biliyoruz ve Kazım Koyuncu gibi tepki vermesini bekliyoruz. Epey daha bekleriz.
(Sahaya atlamak, hakem dövmek nasıl bir barbarlık ise, şike yapmak, teşvik vermek de bir barbarlıktır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder