31 Aralık 2010 Cuma

Siz girmeyin, biz girelim!

Emperyalist kapitalizmden beslenen ve onu olumlayan, hayatın her alanında faşizmi yaşatan ve savunanların giremediği bir yıl dilerim.

30 Aralık 2010 Perşembe

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 70

Yaprakların altından tren çıktı
Yıllardır izleyiciyi hüngüt hüngür ağlatan Yaprak Dökümü dizisi bitti.
Yoğun izleyici talebinden bunalacak televizyoncular dayanamayıp,
yeniden ya bismillah der mi demez mi bilemem.
Finalin içindeki bir sahnede Trabzon'a tren bileti satın alındı.
Böylece duygu yüklü bir dizinin komediye vesile olmasının da yolu açıldı.
Sabah saatlerinde TCDD'yi telefon yağmuruna tutan vatandaş,
Trabzon'a bilet almak için istasyonlara koştu.
Trabzon'a sefer olmadığını, henüz rayların oralara kadar ulaşmadığını öğrenen seyircilerin hüznü ikiye katlandı.
Bu ülkede başbakan olsam, mizahçılarla, senaristlerle ve yazarlarla uğraşacağıma, önlerini daha da açarım.
Neden mi kahraman olarak kendimi teslim eder,
vatandaşla doğrudan iletişim kurarım.
Kitle sevk ve idaresinde bunun ötesinde araç tanımıyorum.
Bana bir alternatif daha söyleyebilir misiniz?

29 Aralık 2010 Çarşamba

Haydari - 136

- polisimiz insaflıdır diz altından vurur!..

- bir tutuklu bir tutukluya, ''hayata kaldığım yerden devam edemiyorum'' demiş.

- sıradaki şarkı alzheimer hastaları için geliyor; ben seni unutmak
için sevmedim.

- turiste, ağlanacak halimize güldüğüm yüzümü gösteriyorum!..

- yoğun tipsizlik nedeniyle bahtım kapalı...

- akvaryumda ölen balığın suyu bol olsun!..

- kahrolsun antik demokrasi!..

- toplu etnisite satışlarımız başlamıştır.

- garibanın yeni yılı da ikinci eldir!..

- başarılı geçen bir ameliyatla midemdeki haram lokmayı aldırdım.

- allahın yürü dediği kullar güzergahı...

- ekmek bulamıyorlarsa postal yesinler!..

- aşkın dört harflisi üzerinde uğraşıyorum!

- tanıştırayım, kitabım...

- konu mankeni 90 kelime, 60 paragraf ve 90 kinayeden oluşur.

- sözlü tarih biter, yankılı tarih başlar...

- huma kuşunun yükseklerden seslenişi humanist bir tavırdır!

- göz altı torbalarımda rezerve yaşlar vardır!..

- sosyal demokrasi aşılmayacak bir hastalık değildir! yeterki mücadele
edilsin!..

- çok kısıtlı sayıda yergilerimiz vardır.

- bizim üst başlığımız; kahrolsun faşizmdir.

- benim adım vatandaş, parayı bulamam diyorsam bulamam!

- kütüphaneler kışlamız, kitaplar da süngümüzdür!

- mısır'daki sağır sultan'a sponsor aranıyor!

- bir orkestrada arap olur zırlarım!..

- bütçe görüş mesafem daralıyor!

- silivri'yi İLlallah yapacağız!..

- kedi ciğersiz adamı sevmez!

- her yöne 400 dakika iş hakkı...

- garibana 2+0 konut.

- alkollü futbolcu top sürmesin!

- şike yapan kaleci 6 ay hava topundan men edilsin!

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 69

Devletlü hükümetim
Asgari ücret 630 lira olmuş...
Günlük bir simit parası zam! vah vah!
"Yerli Dizi Yersiz Uzun"muş. Dünyada kabul görmüş standardına çekilmeliymiş.
Kalite ve daha sağlıklı çalışma koşulları...
Hem tepesi hem aşağısı için konuşacağım;
Bu ülkenin örgütlenme rezaleti nedeni ile yukarıda saydıklarımın, doğal sonuç olduğunu, ah vah etmenin kimseye faydası olmayacağını söylüyorum.
Bu ülkede ne zaman bir konuda anlaşmazlık çıksa, anlaşmazlık tavandan tabana içinden çıkılmaz bir sürece sürükleniyor ve ardından devlet bu işlere el atmak zorunda kalıyor, devleti idare edenler açısından bulunmaz bir Hint kumaşı bu. Siyasi tercihler doğrultusunda kafasına göre icraatta bulunma fırsatını yakalıyorlar.
YÖK, RTÜK neden var bu ülkede?
Konunun gerçek sahipleri birlikte hareket edip problemlerin üstesinden gelemediği için.
Kendi aralarında ortak nokta bulamadıklarından mahallenin kabadayısı adalet dağıtıyor.
Bırakalım ahlanmayı vahlanmayı da herkes için en faydalı olacak çözümü direkt muhataplarımızla halledelim,
Zira işçinin, emekçinin toplu görüşme odalarında lobisi yok.
Disk, Kesk, Türk-İş vs. mi?
Güldürmeyin beni;
Kendi içlerinde ne kadar birlik oldular ki?
Hem olsalar bile temsil ettiği işçi sayısı kaç ki?
Örgütlenme hakkı olmayanlar bir yana, olanların kaçı sendikalara sıcak bakıyor ki?
Sendikalı işçilerin kaçta kaçı, sendikanın onların hakkını adam akıllı savunduğunu düşünüyor ki?
Haa bu arada tepedeki işverenler için durum farklı mı, onlar aşağıdan daha da beter!
Hepsi ayrı telden çalıyor.
Sonuç RTÜK, YÖK, Tahkim, Uzlaştırma Kurulu,
"Yetmez Ama Evet"'in doğal bir tezahürü!

28 Aralık 2010 Salı

Laz Marks’ın mahkemesinde Engels olmalıyız!

http://kultur.sol.org.tr/haberler/laz-marks-mahkemesinde-engels-olmaliyiz-492

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 68

Wikileaks'e gelene kadar
Bir dalgaydı Wikileaks salladı geçti...
Gene gelir mi, belli olmaz.
Ama bizde daha enteresan işler dönüyor,
yandaş medya çalkalanıyor "derinden", hem de çok derinden;
Bir kaç haftadır, Yeni Şafak'ın en ateşli yazarlarından,
yani öyle görüyorduk, sanıyorduk kendisini,
köşe bucak her TV kanalında Hükümet sözcüsü gibi boy gösteren
zat'ı muhterem, Fehmi Koru'nun yazıları çıkmıyordu sayfalarda.
Dün sabah NTV'de Ruşen Çakır'ın programında iş arıyor gördüm kendisini.

***

Biraz magazine gireyim burada haddimce;
Aynı dakikalarda Twitter'dayım,
art arda mesajlar geliyor Cüneyt Özdemir'den;
"Ben iş teklif ediyorum kendisine, ipad gazetesinde yazsın,
dilerse Taha Kıvanç'ı da alsın gelsin,
Ruşen söyle de gelsin." yorum sizin...

***
Konunun aslını azıcık araştırdım,
mevzu ABD büyükelçisi Eric Edelman'a dayandı.
Eğer doğruysa Edelman, Koru'ya Dış Politika Yazarı İbrahim Karagöl'ü gazeteden uzaklaştırın demiş,
Bunun üzerinde Koru, gazete yönetimine baskı yapmaya başlamış.
Hadi asparagas diyelim, bugün, Yeni Şafak'tan
ayrılmak zorunda kalan Akşam gazetesi yazarı
Hüsnü Mahalli bombayı patlatmış.
16 Mart 2005 tarihli gazetede Hüsnü Mahalli,
"Edelman Sömürge Valisi mi?" başlıklı yazısını yazınca,
küplere biniyor Edelman ve Mahalli'nin gazete ilişkisi sadece 10 gün sürebiliyor.
Konunun görünen yüzü bu değerli dostlar.
Benim merak ettiğim,
bu aralar Nazlı Ilıcak ve Fehmi Koru sıkıntılı günler yaşıyor.
Sanırım bizim görmediğimiz, gösterilmeyen, duyurulmayan,
Wikileaks'ten vahim belgeler bilgiler uçuşuyor medya semalarında, ne dersiniz?

27 Aralık 2010 Pazartesi

Laz Marks Emice Beyoğlu Adliyesi'nde

Laz Marks, Dersim (Tunceli) ilinde yaptığı maçtan dolayı yargılanıyor.
Daha önce Rize’deki maçtan dolayı yargılanan ve 24 Aralık'ta tekrar ifadesi alınan Haldun Açıksözlü’nün, “başbakana hakaret” gerekçesiyle 3 Şubat 2011'de Rize Adliyesi'nde yargılanmasına devam edilecek.
2010 yılının son günü 31 Aralık'ta Beyoğlu Adliyesi'nde saat 10.40'da gerçekleşecek davanın konusu 215. madde. Bu sefer Laz Marks Emice “suçu ve suçluyu övme suçunu işlediği” gerekçesiyle ifade verecektir.
199. maçını bitiren Laz Marks Emice Beyoğlu Adliyesi'nde sahaya çıkacaktır (Bu maçın fikstürde yer almadığını belirtelim.)
Maçlarında, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve Mazlum Doğan’dan bahsettiği için “suçu ve suçluyu övmekten” yargılanacak olan Laz Marks Emice, eğer bu davada suçlu bulunursa tiyatro sahnelerine çıkmayacak.
Duruşmadan önce görüşlerine başvurduğumuz Laz Marks Emice şunları söyledi;
“Paçilar, uşaklar, ha bu emperyalist kapitalist düzenun oligarklari ve finans kapital kutavlari(kutav çöpek demektur), ettuğumuz maçlardan ve attuğumuz gollerden rahatsuz olmişlardur. Beni sahalara çıkartmamaylan tehdit edeyilar ama bilmeyiler çi bize her yer maç sahasudur (Bize her yer Tirabzon gibi yani). Biz yilmadan maçlarumuza devam edeceğuk.
Denizlerun, Mahirlerun, İbolarun ve de Mazlumlarun isimlerini anmak suçsa, habu suçi işlemeye devam edeceğuk, bunu herçes bilsun.
Sizler de ha bu yaşli ama delikanli Emicenuzu yalunuz birakmayun, tiribünlerdeki yerlerunuzu alun derum.
Hem da sadece işçiler deyil, Kürtler, Aleviler, türbanlılar türbansızlar, yumurta atan gençler, atmayan gençler, örgütliler örgütsüzler, kadunlar, Lazlar, Çerkezler, Ermeniler…
Uzatmiyayim, anlayacağunuz ezilenlerun tamamı yerini alsun.
31 Aralukta Beyoğlu Adliyesi'ne bekleyrum…

31 Aralık Saat: 10.40 Beyoğlu Adliyesi
Yazan: Yılmaz Okumuş
Oynayan: Haldun Açıksözlü
Desen: Tuncay Akgün
Koordinatör: Alper Küçükdevlet
kucukdevletalper@gmail.com
0 554 738 36 90 - 0 212 254 89 30
www.cansenligi.org

Haydari - 135

- ya sözün bittiği yerde inecek vardır, ya da o yere toplu konutlar
yapılacaktır!

- doğu'daki iki yüzlülüğe hayır!

- sırattaki gelsin!..

- gül reçelini seven insuline katlanır!

- boynum ruhumdan ince...

- çin'e karçı hiç set alamadık ki...

- bul parayı al kirli parayı!

- kahrolsun internetteki işlem birlikçileri!

- iftarı MC donalts'da açmak...

- önce sağlık sigortası!..

- çift jandarmalı savunma...

- benden sonra turfanda sebze...

- sıradaki türkü alın içeri!..

- nükleer sapan...

- lavaş arası içerik olmaz!

- gariban düşler sokağında oturur!

- param yok ki uykumu alayım...

- aramızda teklif var hakim bey!..

- geniç zamanlarda yaşıyorum, yaşım 42-50 arası...

- benim babam toyota çamurluğu gibi adam!..

- dumansız havana purosu olmaz!

- türkiye bir bütündür ne olacağı bilinmez!..

- ortaya atılan iddianın bomba gibi olanı yüzümü parçaladı.

- türk dili ve twıtter edebiyatı...

- evde üstümü değiştirecek yer kalmadığı için, twitterde soyundum.

- 36 ay vadeyle çile çektim.

- yeşil sermaye yanıyor, geçelim inşallah.

- elektirikli arabada hatasız kontak olmaz!

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 67

İnsani yozlaşma, 'ensest'
İsviçre'de Yeşiller Partisi "ensest" yani aile içi cinsel ilişkinin serbest kalması için yasa teklifi verdi.
Hristyan Halk Partisi "külliyen saçmalık" olarak nitelendiriyor. Parlementoda ciddi kriz yarattı bu garip öneri.
Gelişmişlikle falan alakası yok bu durumun bu tamamen bir insani trajedidir, kapitalist yozlaşmanın vahim tezahürüdür.
Dünya genelinde bu vahşetle yüzleşip yargıya intikal etmiş milyonlarca davalı mevcut.
Buz dağının görünmeyen yüzünü varın siz hesap edin.
Bu durumun mağdurlarının büyük çoğunluğu zorla infal edilmiş genç kızlar ve kız çocukları.
Taa ilkel çağlardan yana bu tür ilişkiler yasak.
Muhafazakar söylemleri bir kenara bırakıyorum,
Freudcu yaklaşımdan, evrimsel psikolojiye kadar tüm dallarca insanın temel doğasına aykırı bulunan bu tür ilişki için,
En uç hayvansal içgüdü olarak nitelendiriliyor.
Peki İsviçreli Yeşiller ne diyor;
"İki yetişkin insanın akraba dahi olsalar kendi iradeleri ile birbirleri ile ilişkiye girmelerinde sakınca yok."
Peki ben de soruyorum o zaman, bu iradenin tecellisinde,
Mevcut kapitalizmin acı gerçekleri devreye girerse, bireysel hukukun mağduriyeti nasıl giderilecek?

25 Aralık 2010 Cumartesi

Haydari - 134

- ara bulandırıcılık...

- arkadaş listem için profilimi veririm!

- iki dilli kaval...

- ilk kişisel resmi dilimi açıklıyorum!

- bir televizyon kanalına felaket habercisi alınacaktır!

- bir televizyon kanalına, depremi haber veren kediler de alınacaktır!

- aslına uygun bomba ihbarı...

- çözüm toplu konutta değil, yaratana sığınmakta...

- çok içtin abi / karışmayın bana, barışa susadım

- hadi hep beraber, birlik ve beraberliğimize uzanan elleri göriim! hoppaa...

- bu meclisten yeni yasa tasarısı geçti mi acaba?..

- dikkat devletin polisi var!

- devletin profile bakanı...

- haydarpaşa gargara oldu...

- rakının yanına MEZEyet alayım!..

- anarşist kan grubu...

- paris'te son halay...

- genetik soru önergesi...

- kadınlar kedilerini güldüren erkeklerden hoşlanır!..

- bir inek bir ineğe,''hadi acele et, samandan kaybediyoruz'' demiş.

- iki salon bir mimarlar odası...

- doğa kontrol hapı...

- allah sana yerli dizi uzunluğunda ömür versin!

- tepeden bakmak için imar hakkı alınsın!

- hafta sonu şehirden kaçıp kentleşmeye gidelim!

- arkadaş ev kredisi ala ala mortgage oldu.

- dur kim olursan ol dur!.. yerimiz kalmadı!

- garibanlar için topluca derme çatma konutları...

- ayakları yere sağlam basmayanlar için, yerçekimi kuvveti hikayedir!

- avrupa birliğine girmek isteyen bir caddede noel baba olarak çalışıyorum.

- sana arkadaşımı ihbar edeyim, bana ne şerefsiz olduğumu söyle!..

- bugün ilk defa kendimi amerikan işgalinin üstünde hissediyorum.

- emekli sandığımı satıyorum!..

- sahte sanatları...

- sanatsız kalan bir topluma resim kursları...

23 Aralık 2010 Perşembe

Haydari - 133

- şöför bey, batı şeria'da dövüşecek var!..

- evlilik yıl dönümü varsa boşanmanın da yıl dönümleri olsun!

- makinist kardeş, sar bana çingeneler zamanını!..

- renkli rüyalardan önce siyah beyaz düşler vardı.

- barikat kurmayı ihaleye verdik.

- gariban ölünce vaziyet bırakır!..

- ayol tutuluyor...

- garibanın villası doluca...

- van goghlu canavarı...

- siyasal hesaplaşma da alman hesabı olsun!

- garson kardeş, hesabı toparla ve ömründe bir kez olsun bağışla!..

- bilinç altını bozdurma! ileride prim yapar!..

- belediyenin yetki vererek insanları evlendirmesi ve aynı belediyenin
yetkiyle evleri yıkması ne acı...

- devrimci alfabe, ahh bee chee ile başlar!..

- ezilen, yüzde yüz pamuk işçisi...

- garibanın ayakkabısındaki delik aynı zamanda deşiktir!

- can ikinci boğaz köprüsünden gelir!

- hamasi tava...

- hayrola yüz yılından düşen bin savaş!

- kahrolsun DİKTAşşağı yat aşşağı!

- para elin kiriyse, kirli para elin nesidir?

- kafamızı koyacak bir yerimiz yok, bari göçük altında yaşayalım!

- gülecek haliniz yoksa, turiste gülen bir yüz gösterin!

- ağaç gözü yaşlıyken eğilir!

Değildur dedi

- Böyle bakınca penaltı değil gibi... Bir de at gözlüğüyle deneyeyim...

21 Aralık 2010 Salı

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 66

Sağımız solumuz belli olmaz
Muhammet Çakmak,
Elazığ'lı Halidi Nakşibendi şeyhi Halit Hoca'nın torunu,
İlahiyat doktoru..
Kılıçdaroğlu'nun blok listesinde yer aldı.
Şimdi CHP parti yönetiminde.
41 yaşındaki Çakmak,
Gürsel Tekin, Baykal ve Kılıçdaroğlu'nun etkilendiği bir din adamı..
Görevi, CHP'nin siyasal anlamda eksik olduğu varsayılan maneviyat ayağını düzenlemek.
Muhammet Hoca'nın ihtisas alanları;
"Türkiye'de sanayici dindarlığı" ve
"Din Sosyolojisi"
Bu hususlarda Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde ders veriyor.
Bir kaç tespitini paylaşıyorum;
"Türkiye'de irtica tehdidi yok, çünkü mevki, para sahibi olan dindarlarımız,
laikliğin en uç noktasında savunucusuna dönüşüyorlar."
"Türkiye'de Marks anlaşılsaydı, sol bu kadar sefil duruma düşmezdi.
Marks'ın yabancılaşma kavramını okuyan her akıllı insan irkilir.
Kendisine, kulaktan doğma Marksist bir jargon geliştirenler ve bunun peşine takılıp gidenler,
solun Türkiye'deki çöküşünün en büyük mimarlarıdır."
Yıllardır söylediğim birşeyi dillendirmiş Muhammet Çakmak.
Okumuyoruz, sorgulamıyoruz, körü körüne birilerinin peşlerine takılıp gidiyoruz.
Kimse kendini tanımlama derdinde değil, kendi olma derdinde değil,
kendine yakın birinin eskimiş kıyafetlerini üzerine geçiren, problemin bittiğini düşünüyor.
Kendi olamamış insanların, başkalarına fayda sağlama imkanın olmadığını anlamış değiliz.
Sonuç ortada;
Körü körüne tanrıya inanlar, mevki ve para sahibi olunca,
"Allah beni görevlendirdi, demek ki doğru işler yapıyorum" diyor.
Haksızlıkların, hukuksuzlukların, yolsuzlukların üzerinde cirit atıyor.
Marksın iki cümlesini bile okumamış, solculuğun S'esinden bi haber,
Sağda solda baba, ağbi, eş, dost, akrabasından duydukları ile solculuk yapanlar, halktan kopmuş,
Kendi çalıp kendi oynuyor, buna da vatanseverlik diyor.
Boşuna demiyoruz, Türkiye'nin sağı solu belli olmaz diye.

Bu da mesleki derdimiz

Karikatüristlikten senaristliğe geçtiğim 1994 yılında dizilerin en uzunu 45 dakikaydı.
İlk İnce İnce Yaseminceler'i yazarken usta yönetmenimiz Kartal Tibet, "40 sayfayı geçince yazmayı bırakın. Bana 40 sayfa yeter..." derdi.
Yüksek tansiyonun yavaş yavşa artması gibi dizilerin süreleri zaman içinde sinsi bir şekilde 100 dakikaya çıktı.
Yazması bir dert, çekmesi bir dert, montajı, yayınlaması bir dert. Bence seyretmesi de bir dert.
Tamam kapitalizm sıkıştı, yeni reklam alanları, süreleri istiyor ama koskoca emperyalist kapitalizmi de gelip bizim dizilerle kurtarmaya kalkmayın kardeşim.
Herşeyi senaristlerden, dizi çalışanlarından beklemeyin, biraz da ağababaları silkeleyin.

Geçmiş zaman olur ki

Nilüfer, Haydar, Mustafa, Yılmaz, Mehmet ve Hüseyin. Yer Sarıyer.
Kesişen kümeler misali; dördü DTGSYO öğrencisi... İkisi Gırgır dergisi karikatüristi... Üçü gayrı federe düzeyde futbolcu... Beşi erkek... Ben her kümeye giriyorum.

'Haydari'ler geliyor!..

Siteye bir şeyler çiziktirip karalamaya başladığımdan beri yol arkadaşlığı yapan, (aslında 1980'den beri) Haydar Işık, artık sitenin sınırlarını aştı, buralara sığmaz oldu.
Zaten bildiğim usta işi kalemini artık iyice bileyledi ve bazı kelimeleri kılıç, bazı kelimeleri de kalkan gibi kullanarak emek ve insan düşmanlarına karşı bir mizah savaşı başlattı.
Genişletilmiş ve elden geçirilmiş Haydari yazılarını bir de karikatürlerle süsledi.
Yakında kitapçılarda göreceğiniz Haydari -1 ve Haydari - 2 kitapları için kitaplığınızda yerleri şimdiden ayırtın.

Bir yanlış bir doğruyu götürmesin

Aykut Kocamanlı Fenerbahçe, 1995 -96 sezonunda şampiyonluğa giden Trabzonspor'u, Avni Aker'de yenmiş ve şampiyonluğun kapısını aralamıştı.
Aykut, o maçın bitiminde çılgınca sevinmesini bekleyen medya mensuplarına, (şimdilerde Şenol Güneş'in yaptığı gibi) "Trabzonsporlu arkadaşların yerinde biz de olabilirdik. Bu iki takım da saygı görmeyi hakediyor." tarzında diğerkamlık yaparak konuşmuş ve kalplerde yerini almıştı.
Şimdilerde, ligin en iyi kadrosunun elinde olmasına rağmen, taraftarlarının bile beğenmediği bir futbol oynayan Fenerbahçe'yi daha iyi nasıl yapabilirim diye düşüneceğine, "3 haftadır Trabzonspor lehine verilen penaltılar incelenmeli." diyerek, Trabzonspor'un hakemler tarafından kollandığını ima etmeyi seçti.
Şimdi içimde yatmakta olan holigan Trabzonsporlu Yılmaz'ı uyandırırsam, o da Aykut Kocaman gibi konuşmaya başlar ve "İstanbul takımlarının son 40 yıldır bütün başarılarının şaibeli olduğunu" ileri sürer. Net kanıtlar bile gösterir.
Akılalmaz uzatmalar ve verilen uyduruk penaltılar... Rakipleri İnönü'de, Ali Sami Yen'de, Saraçoğlunda sarı ve kırmızı kartlarla kesip, biçip, doğrayarak eksiltmeler... Bizzat kulüpte yöneticilik yapanlardan dinlediğim, hemen her maça çantalar dolusu paralar göndererek satın alınan maçlar... vs. vs.
Bereket versin Fenerli medyacılar bile itibar etmedi Aykut Kocaman'ın söylediklerine.
Çünkü, Bucaspor maçındaki penaltı ve belki biraz da İ. B. B maçındaki penaltı haricinde yürekli, baskılı, hep ileriye doğru oynayan ve taraflı tarafsız herkese keyif veren, iyi futbol sergileyen bir takım var sahada.
İçimdeki Trabzonsporlu holiganın elinde net kanıtlar var, Aykut Kocaman ise Trabzonspor'a çelme takma gibi kendisine hiç yakışmayan bir yolu seçiyor ve yanlış yapıyor.
Ama bir yanlış bir doğruyu götürmemeli. Bu Aykut'a bakarak o Aykut'un üzerini çizmemek lazım.
Şimdilerde Trabzonspor'un hakemler tarafından korunduğunu ima eden Aykut Kocaman'a bile, 1995'te, Avni Aker'deki Aykut Kocaman gerekiyor.

Haydari - 132

- sıradaki türküyü tek sıra halinde bekleyin!

- kapalı cezaevleri halka açılsın!

- en büyük şehir bizim şehir belediyesi...

- büyük aşklar gofretle başlar!..

- 4 levent'te metroya bindirip paris'te indireceğiz!

- anayasal hakkımı helal etmiyorum!

- noel baba teşvikiye camii'nde...

- asıl sen beni bağışla kitap!

- tek satırlık ilköğretim okulu...

- erkek adamın kaderi cilve yapmaz!

- paramın üstünlüğü kalsın garson bey!..

- hak var hukuk tartışılır!

- şişşt genç osman, kapat şu bağdat' ın kapısını da ceryan yapmasın!

- ayak yapılmaz, ayağa kalkılır!

- kızılay'da kan döktüm!

- bu duvarın önüne çöp dökülmez, bu pencerenin dibinde serenat yapılmaz!

- suya yazılan sözcükleri kurutma sanatı...

- yılbaşı hindileri elimi değil yüreğimi yakıyor!

- garibanın hayatına en değer verilen dönem, seçim dönemidir.

- yolu yargıladık!

- en kapalı günümüz meteoroloji babında böyle olsun!

- şöför bey gidelim! rüzgar nereye eserse!..

- atları da süvari ederler!..

20 Aralık 2010 Pazartesi

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 65

1 Lira limit, 50 Lira sabit ücret
Kredi kartı kullananlara kötü haber,
15.000 liranın altında limitiniz varsa artık asgari ödeme tutarınız %25 oldu.
15.000 lira kriteri belirlenirken ne baz alındı acaba çok merak ediyorum.
Zira bu ve üzerindeki limitlerde kart kullanan sayısı kaçtır acaba?
Bu kadar limitli kartı olanla bankanın ilişkisi,
Eş dost akraba ilişkisinden ötedir sanırım.
Ötekilerin büyük çoğunluğunun ana avrat düz gittiğini iyi biliyorum da, neyse.
Dün bir haber okudum,
Trabzon'da bir vatandaşa 1 lira limitli kredi kartı göndermiş banka.
Evet yanlış duymadınız 1 lira, 100 kuruş yani.
Kredi kartı mevzuu ATO Başkanı Sinan Aygün basbas bağırmaya başladığından bu yana,
Hep davalık, ve daha vatandaş namına katedilmiş bir nebze bile yol yok.
50 liralık yıllık sabit ücretinden, yargı bile vazgeçiremedi bankaları.
Ama buna rağmen 1 lira limitli kartı,
Müşterinin memnuniyetine sunabiliyorlar hiç utanmadan.
Vatandaş aramış, bankayı bu terbiyesizliktir diye,
Banka demiş ki, efendim başka bankalardaki kredi kartlarınızı kapatın,
Biz sizin limitinizi yükseltiriz.
Ulan limit mi bıraktınız vatandaşta,
Size çalışmaktan eve ekmek götüremez oldu bu saftirik millet.
Hala sizin kartınızdan, limitinizden medet umana yazık,
Yazık ki ne yazık. Kaptıracak uzuv bırakmadınız adamda...

Vuvuzela ve Venezuela

Vuvuzelayla, Venezuela'yi karişturmayun.
Vuvuzela tiribündekilerun, Venezuela da kisa dönem solculuklarini 80 öncesi çeşitli örgutlerde yapup, 12 Eylul faşizmiylan birlukte bağli bulunduklari medya gurubina dağitumlari çikanlarun kafasini şişurur.

19 Aralık 2010 Pazar

Haydari - 131

- niyetim bozuk çıktı. oysa 6 ay garanisi var demiştiniz.

- hayır aşkım ebe olmanı istemiyorum / ama niye / olma / olacam işte /
hay senin ebenin

- midas'ın eşşekoğlu eşşek kulakları...

- yalan dünya haber merkezi...

- gurur duyamıyorum doktor bey...

- annesinin sardığı zeytinyağlı yaprak dolmaları yemeyip, mc donalts'
dan yiyen çocuk bizden değildir!

- lütfen buradan yakın bir izmarit!..

- yoksulluğum sınır tanımaz!

- savunma için milli olamam!..

- bir çırpıda anlatılan mutluluklar / balosu kaçmış nemli duvarlar gibidir!..

- kafa takımının yanlışlarını ayak takımı çeker!

- kanımda kafirlik, genimde gavurluk, özümde de yahşilik olsun balam!..

- ekmek sağ elle tutulur, katık sol elle!..

- bu topraklar 7 kocalı hürmüz çıkarmışsa, 8 dilli vatandaşı da çıkarır!..

- bu hayatta tutunacak bir dallamam yok!

- mahşer kalabalığına su satan çocuklar...

- pazar ile pazartesi arası, kıyamet günü test denemelerine başlansın!

- çok yüksek bir hava topuyla buluştum. aramızdaki sorunları
halletmeye çalışacağız!..

- zamanlama hatasız kul olmaz!

- bu penaltı geçersizdir, yer yerinden oynadı hocam!..

- lady gaga'nın omuzlarında hayatın yükü...

- yer gök, mahkemede şahidimdir!..

- boyun borcu kredi kartı...

- halkçı kemal de var. kişisel kemal de. hatta halkacı kemal de...

- mamak-metris duygu hattı metrosu...

- siyaset kirlendi anne / daha yeni temizlemiştim

- sen benden gittin gideli / hala ortalığı topluyorum

- hakkımın son beş yıllık bölümü opsiyonlu, kalanı da helali hoş olsun!..

17 Aralık 2010 Cuma

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 64

Tevekkül
Tevekkül kelimesi, Türkçe'mize Arapça'dan ithal olmuş bir kelimedir.
2. bir kişiye havale etmek, işi başkasına emanet etmek gibi bir manası vardır.
Dinen, işi gelebildiği noktaya kadar getirip, gerisini Allah'a havale etmektir.
Dün babamları, aile büyüklerini ziyaret için Balıkesir'deydim.
Gece de orada kaldık, hazır işe gidiş saatim akşam 6 olunca.
Sabah, dedemi ziyarete gittim, hoş bir muhabbetle karşıladı beni,
Artık yaş baya yol aldığı için bilindik yaşlı rahatsızlıkları baş gösterdi, Akif Bey'de.
Pek fazla heyecanlı muhabbetler edemesek de, daha alınacak çok hikayeler var kendisinden ki;
Bugün de aynen öyle oldu.
Hele muhabbetin ilerleyen saatlerinde Amcam Necat da teşrif edince demlendide demlendi muhabbet.
Konumuz "tevekkül"dü.
Dedem;
"Azmetmek lazım, çaba sarfetmek lazım, emek harcamak lazım,
Gücün yetmediği ana vicdan kanaat getirdikten sonra da fazla zorlamamak lazım" dedi.
Amcam;
"Hah!" dedi. İşte baba mevcut iktidarın insanların önüne koyduğu en vicdansız içi boşaltılmış mana kelimesi ki,
Sosyal demokratlar bunun karşısına mantıklı bir yaklaşımla çıkamadıklarından, çığ gibi büyüyen bir felaketin zemini tevekkül işte dedi.
Dedem;
"Necat oğlum bu mesele yeni bir mesele değil ki, yıllardır bunun zemini hazırlandı bu ülkede. Geldiğimiz noktada bu bir süreç değil,
sonuçtur."dedi. Ve ekledi;
"Aslında AKP hükümetinin tüm sözde icraatları bir sonuçtan ibarettir. Yılların içi boşaltılmış toplumunun önüne ne koyarsan koy,
sorgusuz sualsiz yemeye kendini mecbur hissetmektedir. Milli mücadele yıllarındaki, saf vatandaş ile şimdiki vatandaş arasındaki
en temel fark, farkındalığın ta kendisidir. O dönemin insanları ve çocukları, birebir yaşadıkları sürecin içinde neyin mücadelesini verdiklerini yaşadıkları için biliyorlardı. Bugün Türkiye Cumhuriyet'inin ilk cumhurbaşkanını bilmeyen, ve bilinmesinden rahatsızlık duyan bir anlayış karşısında varoluş nedenini dahi unutmuş, unutturulmuş, bilmeyen insanların acınacak hallerini üzülerek izliyoruz. Bu durumda mevcut basiretsiz hükümet kadar zamanında bu durumdan nemalanan sözde sosyal demokraların da en az onlar kadar sorumluluğu vardır. Nasıl çözüm üretebileceklerini sanıyorsunki, mevcut kafa yapısı ile?"
Ben de bunun üzerine, "Peki ya tevekkül dede?" diye sordum.
"Amacı, gerçek bir yaşama tutunma nedeni olmayan insanın ne tevekkülü olacak? Ben kendi olabilmiş, kendini anlamlandırabilmiş insanlardan bahsediyorum. Diğerleri sistemin oyuncağı olmaya mecburdur. Onlar tevekkül etmez, birilerinin tevekkülüne, iktidarlar tarafından boyun ğdirilirler." dedi.
Hay bin yaşa dede, 85 yılın mücadele yorgunluğu, başetmekte zorlandığını sandığım o lanet hastalıklara rağmen, şu güzelim cümleleri kurabiliyorsun ya, bin yaşa!

Haydari - 130

- türkiye mermi manyağı olmasın!

- pilli reis...

- ölümü göremiyorum!.. ışıkları açın!..

- arap sabunuyla roma'yı yıkarım...

- ben sadece 'yaşamak güzel şey be kardeşim' şiirini alsam, kitap için
yeterli param yok da...

- bütün savaş uçaklarının motorlarına kuşlar girsin yarabbi!..

- benzinde yapılan iki kuruşluk indirim beş para etmez!..

- sosyal paylaşım ahım tuttu...

- tek göz odada edebimle oturuyorum...

- cehenneme günahsız girilmez!

- fay hatlarını kontrol altına alın! türkiye bölünmesin!..

- kör olasıca kazım, üstüme faiz getirdin haa!?

- kalecinin çift yumruk attığı top, artık yuvarlak değildir!..

- halk pazarı arena...

- ayrılık olay değil!..

- damdaki kebapçı...

- gün birlik günüdür, yarın ayrılırız!

- insanlarla çapraz bağlarım koptu.

- savaş eğitimi şart değil!

- türkiye'nin üreteceği ilk savaş uçağını, recep bey denesin diyenler...

- vatan bir bölümdür, dünya bir bütün!..

- çok değiştin anayasa, seni tanıyamıyorum...

- 'benim üniversitelerim' okuyucu arıyor!

16 Aralık 2010 Perşembe

Haydari - 129

- yerin dibini boşaltmayın, utancınızla yaşayın!

- beni düşünen herkesin düşüne ortağım...

- ya bana dokunmayan yılan sana dokunursa?..

- ateistli hastalık...

- babamın bir atı olsa da, binip Gazi Koşusu'nda yarışsa...

- düş ortağımdan kazığı yiyip, düştüm!

- bu benim avuçlarımın içi meselesidir!

- bıktım artık benden...

- yunanistan'da kriz varken, türkiye'de ekonomisi iyi olan bizden değildir!

- türk milli tarihi, alt yapıdan genç osman'ı yetiştirmiştir!

- yedi cihanın altısına ataşehir'i kuralım!

- erkeklik kadınlarımızda kalsın!

- merhaba asker nasılsın, baban nerelerde? figen teyzen ameliyat oldu
mu? osman abin evde mi? / tamam yüzbaşım, tanıdık olduğumuz çok belli
oluyor.

- döviz alınır geri verilmez!

- şöför bey zararın neresinden dönecek var!

- insan ol! alkollü sürücüyü kullanma!..

- kadroyu derhal boşaltın, alt yapıdan gençler gelecek!..

- işim yok ki, iş kayıbım olsun!..

- kusura bakmayanlar için, kusur bakım evi...

- anne menisküsüm yırtılmış / bıktım senden...

- futbolcu kardeşlerim lütfen çimlere basmayın!

- kitap evinin elektirik sayacını okudum. tam bir serüven...

- çenem düşük yaptı!..

- bodrum hakimi türkülerde yaşıyor!..

- büyüklük ibrahim üzülmez'de kalsın!

- evlere şenlik servisi yapılır!

- duygularım incindi, biraz pamuk prenses lütfen!..

- çiçekçi bacı! yalnızlığıma bir hanımeli...

- kimse kusura bakmasın! biz buraları yoktan varoş ettik!..

- garibanın gönül zenginliği de iflas eder!

- at bi 500 binlik de ihalene bakayım!

- emniyet kontrolünden geçerken cep telefonunuzu, anahtarlığınızı,
kemerinizi ve üstünüzdeki nazarı çıkarın!

- can güvenliğinizi emanete bırakınız!

- çok tanrılı blog liste...

- ulan ne asosyalist adamsın be...

- önce vatan sorunları...

- ülkeni çok seviyorum...

- dağ başını ihale almış!..

- pardon! kışla birlikte donma tehlikesi geçti mi buradan?

- mehmet ali birant birinci çeyrekte hiç hata yapmadı.

15 Aralık 2010 Çarşamba

ODTÜ'dür ODTÜ

Su olsam, ateş olsam,
göklerdeki güneş olsam,
konuşmasam taş olsam...
Yine de oynar mısın benimle...

Susulsam kusur olsam,
ağızdaki küfür olsam,
doğuştan esir olsam...
Yine de oynar mısın benimle...

Sayılmasam kaç olsam,
toprakdaki güç olsam,
aptal gibi suç olsam...
Yine de oynar mısın benimle...

Benimle oynar mısın...
Benimle oynar mısın...
(B. Ortaçgil)

14 Aralık 2010 Salı

Haydari - 128

- bütçemiz her zaman açıktır, buyrun efendim!.

- geçmiş ölsün!..

- hadi beyler adalet yerini bulana kadar bi el atın!

- tut beni yoksa dayak yiyecem!

- ikiz yumurtalı üniversiteler...

- kalecinin gözüne lazerli ameliyat!

- önümün açılışına herkes davetlidir!..

- kör talihimin bandajlarını açıyorum!..

- futbol kitleleri uyutuyor, barselona uyandırıyor!

- futbolda şans da olacak ve düz koşu yapacak!

- handeyi tecavüz...

- son kullanılma tarihimdir! artık gözüm açıldı.

- ingilizce din kursu...

- akp, gavur izmir il teşkilatı...

- hafızam beni zorluyor komiser bey!..

- en kötü yüz yılımız böyle olsun!

13 Aralık 2010 Pazartesi

Haydari - 127

- faşizmi filtreledim!..

- çok içersen beyoğlu taksim arası 5 saate çıkar!

- lady gaga'yı bilip de, sefo'nun evini tanımayan bizden değildir!.. (çok ünlü bir trakya türküsüdür sefo'nun evi / kaleye karşı)

- iyi gününde galatasaraylı, kötü gününde çicek pasajındayım.

- bebek dünyaya gelir gelmez sloganı basmış; "ölmeye ölmeye ölmeye geldik..."

- dönüşmeyen tek şey dönüşümün kendisidir!

- şairin son dizesi alıntılanmaz!

- tören cinayeti...

- yokluk allah vergisi...

- tembel tavuk sosyal dinlenme tesisleri...

- doğru değil ama dürüst bir deve...

- kelebeğin en sevdiği türkü; gelme ecel gelme üç gün ara ver / üç günden ne çıkar beş gün ara ver!..

- dama damsız kedi alınmaz!

- at kestanelerini de çizerler!..

- labirent faresinin en azından bir mesleği vardır!..

- yılan cildine iyi bakmasa da olur!

- pardon ateş böceğiniz var mı acaba?

- yalan makinesinin şarzı bitene kadar!

- nükleer santralden eve patlayıcı getirme kazım!

- köşke yazarı...

- savaş suçlarımı affet yarabbi / yeniden yükleniyor!

- eva'ya mektupları getiren postacının hiç mi önemi yok?

- My world şebinkarahisar...

- napolyon bugün yaşasaydı, istila ettiği toprakları da göz önüne alarak, 'arsa arsa arsa' derdi!

12 Aralık 2010 Pazar

Trabzonsporlu olmayanlara iyi davranın!..

Trabzonsporlu olmayanlara iyi davranın. Onlara çok yükleniyorlar.

Nazım Hikmet / Şarkılarımız

Şarkılarımız
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır.
Şarkılarımız
evlerimizin önünde durmalı,
camlara vurmalı,
kapıların ellerini sıkmalıdır.
Sıkmalıdır
acıtana kadar,
kapılar
bağlı kollarını açana kadar...

Biz anlamayız
tek ağzın türküsünü.
Her matem gecesi,
her bayram günü,
şarkılarımız
bir gaz sandığını yere yıkarak,
sandığın üstüne çıkarak,
kocaman elleriyle tempo tutmalıdır.

Şarkılarımız,
çam ormanlarında rüzgar gibi bize kendini
hep bir ağızdan okutmalıdır!!.

Şarkılarımız,
ön safta en önde saldırmalıdır düşmana.
Bizden önce boyanmalıdır
şarkılarımızın yüzü kana..

Şarkılarımız,
varoşlarda sokaklara çıkmalıdır!
Şarkılarımız,
bir tek yüreğin
perdeleri inik
kapısı kilitli evinde oturamaz!.
Şarkılarımız,
rüzgara çıkmalıdır...

Bize her yer deplasman

Çok alametler belirdi; Tam da bizim şampiyonluğa hasret kaldığımız tarihe benzer bir şekilde 26 yıldır bekleyen Fluminense, Brezilya'da şampiyon oldu...
Trabzonspor, tarihinde ilk defa böyle büyük bir sinerji yarattı ve dolu dizgin geliyor...
Sayısını bilemeyeceğim, (Metro çalışmaları yüzünden bir büyük tribüne seyirci almamalarına rağmen) soğuktan bokumuzun donduğu bir günde 60 bin kişi Olimpiyat Stadı'nı doldurdu.
Takım minik eksikliklerine rağmen şampiyonluğa gider gibi görünüyor.
Hepsi iyi güzel.
Ama maçtan aklımda kalan, İBB'nin (İnci Sözlük destekli olduğunu öğrendiğim) taraftar grubu Bozbaykuşlar'ın pankartıydı: Bize her yer deplasman!..
Bizim "Bize her yer Trabzon"a karşı üretilmiş, en az onun kadar sempatik ve hatta empatik, zeka dolu sloganı sevgi ve saygıyla karşılıyorum.

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 63

Ve peynir gemisi gidiyor
Ülkemde yumurtaya karşı savaş açan siyaset anlayışı,
Başbakan'ın meclis grubunda yoklama sevdası, milletvekillerinin peşinden koşuşturması,
Wikileaks bombaları ve yansımaları, dedikoduları,
bankalardaki yollu yolsuz milyon dolar hesapları,
Gökçek kurtarma yasaları süre dursun dünyada sosyalist ve muhalif harekette ciddi yükseliş var...
Üç örnekle lafı çok fazla uzatmayacağım;
İtalya, Yunanistan, İspanya ve son olarak İngiltere.
Bizim ülkemizde iki yumurta attılar diye devlet şiddeti tavan yapa dursun,
Avrupa'da harç zamları ve kemer sıkma politikalarını protesto öğrenciler,
kentleri savaş alanına çeviriyorlar.
Avrupa başkentlerinde hayat durma noktasına geldi.

Sanal gerillalar
İkinci olarak, internet üzerinden kapitalizme karşı başlayan sanal hareket...
Bir hafta içinde yüzbinlerin katıldığı "botnet hareketi"...
İnsanlar büyük şirketlerin ana sunucularına toplu saldırılar gerçekleştiriyor.
Bilgisayarlarına indirdikleri basit bir yazılım ile gruba katılıyorlar.
Ardından hedef belirleniyor ve yazılım yüzbinlerce noktadan veri yani kurşun atışına başlıyor.
İlk kurbanlar Mastercard, Visacard ve Paypal, üç sistemde geçici olarak çöktü.
Ciddi zararlar söz konusu...

Venezuella
Son olarak Venezuela,
Hugo Chavez ülkesinde yaşanan sel felaketinden kapitalizmi sorumlu tuttu,
Başkalarının yaptığı gibi, suçu atıp sarayına çekilmedi, eyleme geçti.
Kaddafi'nin hediye ettiği çadırı kurduran Chavez,
Başkanlık sarayını afetzedelere bıraktı.
Ülkede yer alan lüks otellerin kapısını afetzedelere açtı,
kendi de çadır hayatına geçti.

Miller
Geçen gün ülkemizi ziyaret eden ünlü astrolog Suzan Miller,
"21 Aralık 2010 tarihinde Türkiye'de öyle bir sansasyon
yaşanacak ki, ciddi güvenlik problemleri doğacak, merkezi
otorite tüm ülke çapında sorgulanacak" demiş.
Ahh be bayan Miller,
bizim ülkemizde lafla peynir ekmek gemisi tıpış tıpış yürür.
Her saat sansasyonel bir vukaat var buralarda da,
Nemelazımcılık aldı başını yürüdü,
Hiç bir halt olmaz bu yakınlarda, umarım yanılırım.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Haydari - 126

- komünistler moskova'ya yılbaşı tatiline!..

- dil biliminde, bilinmeyen bir denklem oldu kürtçe!..

- daha sağlıklı olması için, tatlı sularda yüzelim tatlı konuşalım!

- insanlığın geldiği noktadan leylekler sorumludur, nokta!

- gerzek gecesi...

- insanlarla uğraşılmaz, en iyisi mal müdürü olmak

- valla senin gibi ev hanımı bulunmaz mübeccel, eskiden saçını süpürge yapardın, şimdi 36 kişilik yemek takımı yapıyorsun.

- bilgisayara yazılanlar, yıllar sonra sararsın!

- suçüstü yatamam!

- siMITçi...

- ya duran top hareket etmezse?..

- çift kişilik çarşaf liste...

- bir buçuk yastıkta kocayalım!..

- ateş doğu'dan yükselir!

- dolma biberim boşaldı...

- milli piyango alınırken de istiklal marşı okunsun!

- merhaba lazer, nasılsın / iyiyum uşağum.

- akaryakar...

- yumrukta...

- ya birinci dereceden yakınları son derece uzaksa?

- bari aşkın gözüne biber gazı sıkmayın!

- sevdiğim o koku yok artık bu evde /sen, katırım...

- arko ile heykeltraş...

- bari halkların düşmanlaştırılmasından elde edilen gelirin bir kısmı, sömürülen halklara geri dönsün!

Fadime Türkiye Kupasi

Sermayesi devletun olan bir ulusal banka araciluğu ile kredi ve pankaciluk sistemi devlet elinde merkezileşturulecektur.
Bütun özel pankalarun ve pankerlerun faaliyetlerine son verilecektur.
Sanayi sermayesiylan banka sermayesinun iç içe geçmesi sonuci olişan finans - kapital ezilince, ancak o zaman rahatça yatıyos, kalkıyos, geziyos, yiyos, içiyos…
İdris uşağum, sen şimdi hau bankalarun faaliyetine son verilince Bank Asya 2. Lig ve Ziraat Türkiye Kupasi ne olacak, diyeceksun. Dert ettuğun şeye bak, birine İdris 2. Lig Yükselme Gurubi deruk, diğerine Fadime Türkiye Kupasi…
Yalnuz bu Fadime Türkiye Kupasi’nun adini ne koyarsak koyalum Fener buni bir türli alamayi.

Peynir Bal Süt

Semih Kaplanoğlu, Yumurta, Bal ve Süt üçlemesini gözden geçirse iyi eder.
Üniversite öğrencilerinin yumurta eylemlerinden sonra iktidargiller yumurtadan nem kapar oldu. Yumurta'nın yerine Peynir ismi daha güvenli gibi.
İktidargilleri sinirlendirmemek lazım, yoksa üçlemenin adı Ergenekon, Bal ve Süt bile olabilir.

10 Aralık 2010 Cuma

Haydari - 125

- aile içi şiddet salonumuz üst kattadır!..

- cenin dayak mı istiyor?

- ben polisin çemberinden geçmiş adamım...

- tahammül sınırıma mayın koydum!

- zamlardan sonra, arabaya taş koydum!

- sanat toplum için midir, yoksa cemaat için mi?..

- bunca yıldır idam edilirim ama sizin gibi iyi kalpli bir cellat görmedim...

- çok izdiham yaratıcısıyım...

- toptan satışlarımız ligin son haftalarına doğru başlar!

- asker ocağında ana da olsun!

- egemenlik kayıtlı şartlı AKP'nindir

- nereye ait olduğumu bilmiyorum, DüNyA testi istiyorum!

- halayın başını çeken bilir!..

- eski tüfekler de silahsızlansın!

- polis orangutanlı güç uyguluyor...

- çocukluk yapma kariyer yap!..

- recep beyin zeytinyağlı dolmabahçeleri...

- ataşehir'de 10 bin peşin, dairen benim!..

- yüzbaşım terhisime 1 saniye kala firar edebilir miyim?..

- ölmeden önce bigisayarınızı kapatmayı unutmayın!..

9 Aralık 2010 Perşembe

Nasığ diyoğ siz, eeğm havuç politikası yapıyoğ biz

Yürü oğlum, Ortadoğu'nun kralısın. Herkeş sizin Osmanlı'yı kurmanızı bekliyor.

Avcılık tarihi el değiştirdi

Bugüne kadar avcılık tarihini hep avcılar yazmıştı, ama şimdi silah el değiştirdi. Sıra hayvanlarda.

Uşağun adini inadina Devrim koy

Bizum İdris yeni doğan uşağina, bu haftaki Tirabizonsipor – Fener maçinda ilk goli kim atarsa onun adini koyacağum deyi.
Tamam goli Burak ya da Umut atabilur ama ya top hakeme çarpup Fener kalesine girerse ne yapacaksun?
Tirabizon’da bir tane Cüneyit Çakir adinda küçuk uşağun dolaşmasi doğri midur?
Ya Lugano kendi kalesine atarsa?
Bi düşunsana, "Lugano evladum, git bakkaldan bi ekmek al" demek bir ana içun ne kadar zordur.
Sen en eyisi uşağun adini inadina Devrim koy.

Serkan Engin'in şiiri "The Tower Journal"da

Arkadaşımız Serkan Engin'e ait "Ghazal to Pera Bella" (Peralı Güzele Gazel) adlı şiir,
uluslararası şiir dergisi "The Tower Journal"ın kış sayısında yayımlanacak.
Özgün hali Türkçe olan şiir, gene şairi Serkan Engin tarafından İngilizce'ye çevrilmiştir.

Ghazal to Pera Belle/ Peralı Güzele Gazel
now love is a tearing sea which of blue is thin
i don’t ask that from where a pair of indelible hazel eyes burn

the sky falls down on our life and slim letters spread on us
lame birds bleed to the treble clef of loneliness

now life is a ruined wall which i scratch to my dreams
who hush so much disappointment which i couldn’t know

only fuzzy poems exculpate me which i baste to my dumb life
my jumbled days stammer even though i turn around myself many

now my skin is a unrhymed verse without your hands
i don’t ask that from where a pair of indelible hazel eyes burn


Peralı Güzele Gazel
şimdi Aşk yırtılan bir kağıt deniz mavisi eksik
sormuyorum nereden tutuşur bir çift ela göz silemediğin

gök yıkılır ömrümüze üstümüze ince harfler bulaşır
kanar durur aksak kuşlar sol anahtarına yalnızlığın

şimdi dirim yıkık bir duvar düşlerime usturayla çizdiğim
kim susar bunca hayal kırıklığını bilemediğim

lâl ömrüme teyellediğim flu şiirler aklar beni ancak
ne kadar dönsem de çevremde kekeler tarumar günlerim

şimdi tenim kafiyesiz bir dize ellerin olmayınca
sormuyorum nereden tutuşur bir çift ela göz silemediğin

8 Aralık 2010 Çarşamba

Haydari - 124

- F-16 tane yumurta...

- 6330 kask nolu polis, bekleme yapma vur!

- şistt sessiz olun, adalete güven duyamıyorum!..

- suçsuzluk dosyam kabardı.

- benimle evlen aysel! ileride seni mermi manyağı yapacağım!..

- sana yeşil panjurlu bir ev vaad edemem ama, yeşil kartlı bir hayatımız olur!..

- ucuz halka pazarı...

- polisin yere çekimi kuvveti...

- yaygın sömürü için bayilikler verilecektir!

- en çok gol atan savunma sanayisidir!

- facebook'da düşmanlik teklifi de yapılsın!

- toplu taşıma araçlarında hamile kadına yer, toplu gösterilerde hamile kadına tekme...

- yüzsüzlerin efendisi...

- görmeyeli kel olmuşsun / sorma ya / başın sağ olsun!

- yer küre ısınır, garibanın evi soğur!

- SİT'tir alanı...

- nato zirvesine girerken kitle imha silahlarınızı, vestiyere bırakın!

- hava soğuk, olayın üstünü örtün!..

- bir fındığın içine gömerim yar seni!..

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 62

%79
Bu oran yakın ama, genç nüfusun işsizlik oranı değil...
Enflasyonun insanlar üzerindeki reel etkisi de değil...
İstanbul için öngörülen ve hissedilmesi muhtemel nem oranı da değil;
dün akşam Şampiyonlar Ligi'nde oynanan grup maçlarında bir grup takım için son geceydi.
Futbolumuzun derin devrimi Barcelonamız kendi sahasında Rubin Kazan'ı ağırladı.
Formalite maçı gibi bir maçtı Barca için, zira gruptan çıkmıştı.
Yine de daha önce 3 kez karşılaşmış olmasına rağmen,
Rus ekibini hiç mağlup edememişti. Onun için de önemliydi.
4. Maçını 2-0 ile kazanmayı bildi, Camp de Nou'da.
Peki golleri kim attı?
Messi mi?
David Villa mı?
Puyol mu?
Xavi mi?
İniesta mı? Hayır;
20 yaşındaki stoper Andreu Fontas ile öne geçti,
23 yaşındaki forvet Solsona ile skoru belirledi.
Duydunuz mu bu isimleri daha önce?
Ne yalan söyleyeyim ben ilk defa duydum.
Kadroda zaten, Busquets ve Pique dışında A takımın hiçbir direkt oyuncusu yok.
Çoğunluk genç takımdan.
Guardiola, ben bir jenerasyon yakaladım, bu işi bunlarla gittiği yere götürürüm demiyor,
ikinci jenerasyonda hazır Barça'da.
Terim gibileri gibi günü kurtardığına bakmıyor yani, sürekli devrim peşinde Pep.
Peki %79 ne?
Bu gencecik takım hala bir şekilde umudu olan Rubin'e karşı,
%79 gibi rekor bir topla oynama yüzdesi yakaladı.
Fenerbahçe Pendik, Galatasaray Tromsö maçı değil bu maç,
dikkatinizi çekerim, Şampiyonlar Ligi.

7 Aralık 2010 Salı

Bir tek mizah dergilerinin yandaşı olamıyor

Oku oku minder yapma, başkasına ver, o da okusun...

Haydari - 123

- sağ ayağımın tabanı kaşınıyor, kirli para gelecek!..

- kefalin cebi yok!..

- bu hattın altinda geriliyorum abi...

- üç maymunu oynayacak hayvan ruhlu insanlar aranıyor!

- yakında 2011 kreasyonu yeni korkularımız gelecek...

- polisin kaskındaki seri numarasını aldınız mı? / aldım hakim bey aldım da... / eee / aldığım icin dayak yedim.

- ayağa kalkmayan amerikan yandaşı olsun!

- wikileaks yargısız infazları da ortaya sızdır!..

- soyunurken iç güdümü de çıkarayım mı?

- orta doğu'nun halinden, orta doğu teknik üniversiteliler anlar!

- yandaş yayın organı mafyası...

- ev alma komşu da kal!

- avuçlarımda yılların maus yorgunluğu var...

- yerin dibine değil, topun dibine gireceksin evladım!

- üçüncü değişiklik hakkımızı futbolcumuzun oyun zekasını değistirerek kullanmak istiyoruz...

- acil ızgara böbrek bekliyorum!..

- güneydoğum sancısı.

- adam adama ol!..

- paranın bir önemsizliği yok!

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 61

Devrim futbol ile başlar
Şimdi bu başlığa bakarak, bir çoğunuzun aklına;
Trabzonspor,
Bursaspor,
Barcelona,
Messi,
Şenol Güneş ya da
Guardiola ve ya Maradona gelecek, ama hayır;
Bugün 7 Aralık.
Binlerce insanın destek verdiği eylem çağrısını yapan,
Devrimler ülkesi Fransa'da,
sıra dışı bir futbol yaşamı olan,
Eric Cantona'yı konuşuyor.
Ne istedi Eric Cantona, Fransız vatandaşlarından kendi cümleleri ile;
"Fransız vatandaşı olmak milli marş okumaktan ibaret değildir,
Fransız olmak devrimci olmaktır.
Yoksulun, Fakirin halinden anlamaktır.
Artık birşeyleri değiştirmenin zamanı gelmiştir.
Devrimden kastım silahları kapıp insanları öldürmek değil,
gücünü bankalardan alan sistemi yıkmaksa derdimiz,
3 milyon insanın pankartlarla sokaklara dökülmesi değil ama,
3 milyon insanın bankalardaki paralarını çekmesi bir devrimdir."
Cantona, Fransızlar'a kapitalizm canavarının beslendiği banka bataklığını kurutun demiştir.
Fransız bakan ve bankacılar, Cantona'ya işine bakmasını futbol konuşmasını söylemişler.
Yani herkes iyi bildiği işi yapsın demeye getirmişler.
Bence Cantona topu oligarşinin doksanına takmıştır.
Köle olmakla, insan olmak arasındaki fark bu galiba, diğer işlerden de anlamak, sorgulamak...

Fakirluk edebiyati

Patapat Süleyman, memleçetteki açlardan ve fakirlerden bahseden Sementa Recep’e “Fakirluk edebiyati yapma uşağum. Bizumkiler vatandaşa her türli yardumi yapayi.” dedi.
Ula yayuk ağizli Patapat dedum buğa… Yoksa ucuzsun diye seni da mi Çin' den ithal ettiler?
Ula nüfusun yarisi açlukla, yeterli beslenememeyle ve geçum sıkintisiyla boğuşayi…
9.5 milyon fakir fukara vatandaş, cebinde akbil gibi Yeşil Kart taşiyayi.
AÇePe’nun tercihi, zenginden, güçliden yanadur. Bularun esas ekonomik hedefi; servete el değişturtup, kendi zenginlerini yaratmaktur.
Bir tane zengin yaraturken binlerce vatandaşumuzi fakirleşturmak umurlarinda değildur.
Nasil olsa sadaka mantuğiylan dağitilan çömür, yiyecek ve para hem oy olarak geri döneyi, hem da kendi hesaplarina göre sevap kazanayiler!..
Bir taşla kuş katliami…
Emperyalist – kapitalizum ve onun acentesi AÇePe gibi partiler olduğu sürece fakirluk edebiyati bitmez.
Sementa Recep evladum, bu gözi dönmiş sermaye kutavlarina aldurma… Bu kadar fakir fukaranun olduği habu ülçede ve şimdi fakirluk edebiyati yapmayacağuk da nerede ne zaman yapacağuk?

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 60

Hoşgeldin, torun Tito
Josip Joska Broz, Sırbistan yasalarına göre toplaması gereken 12 bin imzayı yetkililere teslim ederek, Sırbistan Yeni Komünist Partisi'ni resmen kurdu.
Josip, Yugoslavlar'ın efsane lideri Josip Broz Tito'nun torunudur.
1945 yılında Halk Cephesi lideri olarak seçimlere giden Tito, iktidara gelir gelmez monarşiye son verip, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ni kurduğunu ilan etmiştir.
Torun Tito'ya eski Yugoslavya geri gelecek mi? Hedefin ne diye sorulduğunda, "Sınırlar anlamında öyle bir düşüncem yok, öncelikli hedefim Sırbistan'da dağınık olan komünist sosyalist birlikteliği toparlayıp iktidar olmak, sonraki aşamada Yugoslavya bölgesindeki devletlerin ekonomik birliğini sağlamak." diye cevaplamış.
Biz de Torun Tito'ya başarılar diliyoruz, yolun açık olsun!

5 Aralık 2010 Pazar

Tüm dünya hamsileri, birleşun!

Bütün çalişmalarum sirasinda bana eşluk eden Feridun Encels’e...
Kiymetli dostum, sana yolladuğum mektubun içine çok sevduğun hamsilerden de koymiştum. Fakat zehirlenduğuni söyledun.
Demek ki bu hamsi milleti yolda evrim geçirup zehirli baluk olayi. (Bakunuz. Evrim Teorisi.) Mideni yikattuktan sonra hatirlat, Darwin’le bu koniyi konuşalum.
Bu sefer hamsilerun yanina buz da koyayirum. Afiyet olsun.

Serkan Engin / Şiir haini

Nazım’a ince selamlarımla…

Evet, şiir hainiyim, siz şiirperverseniz, siz şiirseverseniz, ben şiir
hainiyim.
Şiir, ahbap-çavuş ilişkilerinizse,
hemşehrim-köylüm kayırmacılığınızsa şiir,
şiir, kirli klikleriniz, çirkef klanlarınızsa,
şiir, el altından takas ettiğiniz sahte ödüllerinizse
mürit-mürşit yaltaklanmalarınızsa şiir,
şiir, mikro iktidarlarınız, mikro vicdanlarınız, mikro beyinlerinizse,
ben şiir hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Serkan Engin şiir hainliğine devam ediyor hâlâ.

Cüzzamlı Melek - 4

Otur, sıfır!..
- Sam Amca, ben aktör olucam.
- Ne aktörü Reco?
- Ne biliyim, bölgesel aktör filan...
- Peki ol bakalım. Oyalan biraz.
- Küresel aktör de oliim mi?
- O nasıl olucak Reco?
- Arapmış gibi yaparım; İsrail'e kafa tutarım.

Haydari - 122

- ulaştırma bakanı bienali...

- bütün iş toplantılarımı ve görüşmelerimi iptal edin, odama da kimseyi almayın! kimler profilime bakmış çok merak ediyorum.

- askerliğimi açığa alınarak yaptım.

- aptullah gül'e sorma, o bilmez aşkı sevdayı neşeyi...

- çok teşekkül ederim!

- yavaşlayınca bilgisizsayar oluyor!

- ferrari pilotu hatasız bile sollasa, tofaş pilotundan dayağı yer!

- gariban kendi ekseni etrafında 24 saat döner!..

- gençler eğitim için bize gelin! bir baltaya sap edelim!..

- toplumun uyumasına alıştık da, horlayınca ses kirliliği oluyor!

- nükleer santralde füze kalkanımı unuttum...

- baz istasyonunda ölecek var!..

- karşıdan karşıya geçmeden, önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakma! dön evine git! eksoz gazı yutma!..

- hakkımızda domuz eti var, helal edemiyoruz!..

- böyle giderse iktidar, ülkeyi de açığa alacak!..

- sanat için soyuturum...

- hava topuna çıkan kalecimiz, kasığında ağrı olunca acil iniş yaptı...

- yükseklik korkusunu yendim simdi sıra gelecek korkusunda...

- iyi bir çevreci kafasına saksı düşse, piyango bileti alır!

- 2011 kış koleksiyonunuzda bu sene akp'den kok kömür...

- biz kara bahtım derken, yattara beyaz bahtım diyor...

- ya halkla ilişkiler müdürü yalnız yaşıyorsa?..

- garibanın kariyeri yaptığı çocuk sayısına göredir!

- gemliğe dogru / kuraklık göreceksin / sakın şaşırma!..

- envanter için yıldızları sayıyorum...

- şehrin ışıkları dans yarışması...