31 Mayıs 2017 Çarşamba
Sosyalizme giriş (Anaokulu seviyesi)
9 yaşındaki bir çocuğun gözünden gezi direnişi.! Aşk olsun sana çocuk... #Gezi4Yaşında pic.twitter.com/8I61taJmEU— Hayalet (@_Hayalet___) 30 Mayıs 2017
30 Mayıs 2017 Salı
29 Mayıs 2017 Pazartesi
Totti'yle ben ağlaşırız
Kakalak İtalya futbolunda uzun yıllardır gözümü okşayan bir Roma vardı bir de oligark ve şikeci diğer İtalyan takımlarını tutmayıp kendi takımlarına sevdalandıkları için Napoli. İşte bu Roma'nın 23 yıldır formasını terleten Totti dün gece futbolu bıraktı ve bütün stadı hüngür hüngür ağlattı. Koskoca Olimpiyat Stadı ağlarken Totti de ağlamaya başladı. Sonunda kucağındaki bıcırık kızı da ağlamaya başladı. Kim demiş erkekler ağlamaz, ben de ağladım. Bu gözyaşları, Juventus'a, Milan'a, İnter'e gitse onlarca kupa ve milyonlarca euro daha kazanacakken tutkuyu ve taraftarlığı seçen bu abide futbolcuyaydı.
Attila İlhan'dan devam edelim;
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara...
Barselona aşktır-9
1- Franco faşizmine direnen Katalan cumhuriyetçilerin gizlice Nou Camp'ta buluşmaları...
2- İspanya'daki hemen her türlü özgürlük hareketine ve düşüncesine beşiklik yapmış olması...
3- Yukarıda bahsettiğim şehirlerden (Gaudi, Miro ve ardılları sayesinde) daha masalsı oluşu...
4- Ve 12 yıldır hazırlık maçlarını bile izlediğim, sosyalizmin sahadaki versiyonu Barcelona futbol takımı.
Aradığınız öküze ulaşılamıyor
Konserde Telefonla Konuşulmaz... pic.twitter.com/fBPCtAjl40— Her gün 1 Yeni Bilgi (@HergunYeniBilg) 29 Mayıs 2017
26 Mayıs 2017 Cuma
Trabzon Seyahatnamesi
M. Hakan Alşan ve Zafer Duran tarafından yayına hazırlanan, Heyamola Yayınları'dan çıkan Trabzon Seyahatnamesi kitabını dostum, renkdaşım Metin Kalaycı bana ulaştırdı. Ulaştırdı diyorum çünkü bu kültür hazinesi kitap, Metin'in de içinde bulunduğu Anadolu Yakası Akçaabatlılar Derneği tarafından desteklenmiş. Kitabı ismime imzalama nezaketinde bulunan dernek başkanı Av. Hasan Birinci'ye teşekkür ederim. Ksenophon ile (MÖ 400) başlayıp Antony Eastmond (2016) ile biten, farklı çağlarda yaşayan 40 seyyahın gözüyle Trabzon'un anlatıldığı kitap benim kitaplığımda bir süre yerini alamayacak çünkü hemen okumaya başlıyorum.
24 Mayıs 2017 Çarşamba
Faşizme karşı çok çalışmak lazım çoook
Nazi Almanya'sının ilk toplama kampı olan Dachau'nun girişindeki 'Arbeit macht frei' yazılı kapı, çalındıktan 2.5 yıl sonra Dachau'daki yerine yerleştirildi.
1933'te ilk olarak komünist mahkumlar için inşa edilen Münih'teki toplama kampının kapısını kimler çaldı bilmiyorum ama kapıdan model alıp dünyanın girişine asma planları olabilir diye düşünüyorum. Devasa bir toplama kampına dönen dünyaya böyle bir kapıdan girmek yakışırdı.
21 Mayıs 2017 Pazar
Fasulye Sinema Kulübü
Hem kendisiyle dalga geçen bir ismi var, hem de isminin içini dolduruyor. Başlarda Turgut abinin kendi elleriyle yaptığı İspir fasulyeli, Trabzon tereyağlı kuru fasulye eşliğinde film seyretmeye başlamıştık. Önce kuru fasulye teklemeye başladı, sonra filmler... Bazen ne fasulye yedik, ne film seyrettik ama sinema üzerine sohbet ettik. En azından ben buradan kanatlanarak günde 6 film seyrettiğim bir süreç yaşadım. Bu da tam kadro buluştuğumuz son akşam yemeği. Hz. İsa olarak Turgut Yasalar'ı düşünün. Biz de havarileri...
17 Mayıs 2017 Çarşamba
16 Mayıs 2017 Salı
Laz Marks Emiceden
Amerikanci - sağ iktidarlar sağluk sistemini felce uğratti. Çöpekbaluği gibi paranın kokusini alan sermaye, ortaluği simit sarayi gibi ozel hastaneylan doldurdi.
"La uşaklar, dünyayi sadece siz değişturecesınız, bu hokkabazlar değil" dedım. Netceğuk Hasan, "Oni anlayrık da, habu değiştırme işi biraz maça istiy emice" dedi.
Halk kapitalizmi sayesinde herkes sermaye sahibi olacakmiş. Foter Osman'ın akli yatmamiş, "Herkes kapitalist olursa kimi soyacağık o zaman?"
Kapitalizım, göti sıkıştukça Friedman veya Keynes'un dedığuni yapar. Binmişik bir kapitalist salincağa, bi Friedman sallay, bir Keynes.
Tamam, Laz Kapital kitabum ekonomik terimlerlan doli ve biraz karişuktur, ama Sinan Engin ve Rasim Ozan gibi da yazamam! Beynım duman olur.
"La uşaklar, dünyayi sadece siz değişturecesınız, bu hokkabazlar değil" dedım. Netceğuk Hasan, "Oni anlayrık da, habu değiştırme işi biraz maça istiy emice" dedi.
Halk kapitalizmi sayesinde herkes sermaye sahibi olacakmiş. Foter Osman'ın akli yatmamiş, "Herkes kapitalist olursa kimi soyacağık o zaman?"
Kapitalizım, göti sıkıştukça Friedman veya Keynes'un dedığuni yapar. Binmişik bir kapitalist salincağa, bi Friedman sallay, bir Keynes.
Tamam, Laz Kapital kitabum ekonomik terimlerlan doli ve biraz karişuktur, ama Sinan Engin ve Rasim Ozan gibi da yazamam! Beynım duman olur.
15 Mayıs 2017 Pazartesi
12 Mayıs 2017 Cuma
6 Mayıs 2017 Cumartesi
Deniz olunmalı oğlum
Babam, dayım, amcam kasabadaki herkes harıl harıl gazete okuyor, radyo dinliyordu... Çok ciddiydiler. Bu, “Demirel seçildi mi, Nihat Erim kabineyi kurdu mu?” gibi daha önce ilgilendikleri şeylere benzemiyordu. Bütün konuşmalardan aklımda kalan tek şey Deniz Gezmiş’ti. Yakalanamıyordu...
Kimdi? Niye yakalamaya çalışıyorlardı? Ne yapmıştı?
- Baba niye Deniz Gezmiş’i arıyorlar?
- Kanuna aykırı işler yapmış oğlum…
O yaşta babama, “Kanunlara uygun devrim olmaz ki zaten baba.” diyemiyorum tabi.
Aradan epey bir zaman geçmişti. Türkiye gündeminde Deniz Gezmiş’in yakalanamaması vardı. Koskoca devlet ve polisleri nasıl yakalayamıyordu Deniz Gezmiş’i?
Gökyüzündeki bulutları Allah’a benzettiğimiz yaşlar. Mahalle arasında diğer veletlerle konuşuyoruz. Herkesin ailesinin ideolojik yapısı o çocuk ağızlarımıza yansıyordu.
-Devleti yıkacakmış, babam öyle diyor.
-Grayder mi lan bu? Nasıl yıkar koskoca devleti…
-Türkiye şey olsun diyormuş... Neydi lan?
-Tam bağımsız!.. Adil ağabeyimden duydum...
Herkes karınca kararınca bir yorum yapıyordu. Benim başım kel mi?
-Niye yakalanmıyor biliyor musunuz? Deniz Gezmiş denizin üzerinde yürüyor da ondan.
-Atma lan, denizin üzerinde yürünür mü?
-O yürüyormuş işte. O yüzden adı Deniz Gezmiş. Polis peşinden gidemiyormuş. Gitse bile hemen batıyormuş.
Yalanıma diğer çocuklar inanmıştı ama, ben hala kendi yalanımı hazmedememiştim.
- Denizin üstünde mi yürüyor?
Denizin üzerinde günlerce “bir salise bile olsa” ayakta durmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Tamam, yüzebiliyordum ama yürümek mümkün değildi!..
Deniz Gezmiş yakalanmıştı... Otoriteye karşı çıkan, biraz sıradışı konuşan herkese “anarşist” (terörist anlamında kullanıyor) diyen dayım bile kalakalmıştı. Kötü bir şey diyemiyordu Deniz Gezmiş hakkında.
“Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz. Amerikan emperyalizmine ortaklık edenler ulusumuza ihanet etmişlerdir. Emperyalizme karşı mücadele suç değildir. Asıl suç, emperyalizm ve ortaklarının sömürüsüdür.”
Şimdi çorak, üzerine ölü toprağı serpilmiş ülkemizde çocukları meraklandıracak, heyecanlandıracak (medyanın ite kaka yarattığı boktan kahramanlar dışında) kimse yok…
Herkes aslında Deniz Gezmiş ama haberi mi yok? (2009'da yayınlanan bir yazım)
Kimdi? Niye yakalamaya çalışıyorlardı? Ne yapmıştı?
- Baba niye Deniz Gezmiş’i arıyorlar?
- Kanuna aykırı işler yapmış oğlum…
O yaşta babama, “Kanunlara uygun devrim olmaz ki zaten baba.” diyemiyorum tabi.
Aradan epey bir zaman geçmişti. Türkiye gündeminde Deniz Gezmiş’in yakalanamaması vardı. Koskoca devlet ve polisleri nasıl yakalayamıyordu Deniz Gezmiş’i?
Gökyüzündeki bulutları Allah’a benzettiğimiz yaşlar. Mahalle arasında diğer veletlerle konuşuyoruz. Herkesin ailesinin ideolojik yapısı o çocuk ağızlarımıza yansıyordu.
-Devleti yıkacakmış, babam öyle diyor.
-Grayder mi lan bu? Nasıl yıkar koskoca devleti…
-Türkiye şey olsun diyormuş... Neydi lan?
-Tam bağımsız!.. Adil ağabeyimden duydum...
Herkes karınca kararınca bir yorum yapıyordu. Benim başım kel mi?
-Niye yakalanmıyor biliyor musunuz? Deniz Gezmiş denizin üzerinde yürüyor da ondan.
-Atma lan, denizin üzerinde yürünür mü?
-O yürüyormuş işte. O yüzden adı Deniz Gezmiş. Polis peşinden gidemiyormuş. Gitse bile hemen batıyormuş.
Yalanıma diğer çocuklar inanmıştı ama, ben hala kendi yalanımı hazmedememiştim.
- Denizin üstünde mi yürüyor?
Denizin üzerinde günlerce “bir salise bile olsa” ayakta durmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Tamam, yüzebiliyordum ama yürümek mümkün değildi!..
Deniz Gezmiş yakalanmıştı... Otoriteye karşı çıkan, biraz sıradışı konuşan herkese “anarşist” (terörist anlamında kullanıyor) diyen dayım bile kalakalmıştı. Kötü bir şey diyemiyordu Deniz Gezmiş hakkında.
“Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bu bağımsızlık düşüncesini mezara kadar götüreceğiz. Amerikan emperyalizmine ortaklık edenler ulusumuza ihanet etmişlerdir. Emperyalizme karşı mücadele suç değildir. Asıl suç, emperyalizm ve ortaklarının sömürüsüdür.”
Şimdi çorak, üzerine ölü toprağı serpilmiş ülkemizde çocukları meraklandıracak, heyecanlandıracak (medyanın ite kaka yarattığı boktan kahramanlar dışında) kimse yok…
Herkes aslında Deniz Gezmiş ama haberi mi yok? (2009'da yayınlanan bir yazım)
5 Mayıs 2017 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)