Yeni sağlık bakanı yolda!

Tam, “Nasıl hala sağlık bakanı olamadı?” diyecekken yeterli parayı götürüp bir zincir hastane sahibi olamadığını hatırladım. Onun dışında her özelliği var.

Hep karşı tarafa göre ayarlaya ayarlaya bir bakmışsın sana göre ayarlıyorlar.

5 kişilik bir ailenin çorap masrafı…

Gül döktüm yollarına… Eşya da istemez.

Beatlesiye

Aşırı sahte rakı

Sosyalizm otobüsü geçti mi abi?

Bunlardan daha iyilerini yazmayı, çizmeyi ve çekmeyi düşünüyorum. Du bakalım.

Ben ölürsem hayatımı kim oynayacak?

Franco'nun, Kralın takımı Real'e karşı Barça, 3 Büyütülmüşe karşı TS. Bu sene Barça'nın şampiyonluğunu o kadar istiyorum ki. Bazı maçlarda 7-8 La Masia bebesiyle oynamaları, bana kendi yetiştirdiği futbolcuları ile şampiyon olan TS'yi hatırlattığı için büyük bir sevgi ve sempati duyuyorum Barça'ya..

Sil Baştan

ATeM tutem men seni!

“Nihat Hocam, yıkanırken götüme su kaçtı, orucum bozulur mu?”

Selçuk ve Erdil’in tavukları…

Hayaller Norveç, gerçekler Karadeniz!

İDRİS - Yayladaki evun damini kime yapturdun?

DURSUN - Norveçli bir usta buldum, o yapti. 

Evlilik en önemlisi tabii ki ama "cinselliyi" birçok şey daha öldürüyor.

Edebiyatın kalesini koruyan Albert Camus, "Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum.”

Charlie Hebdo

Azov Taburu Komutanı Zelenski dua etsin, Trump, Biden zamanı verilen 350 milyar dolarlık silahın parasını istemedi.

Oğuz Ağabeyden...

Mevlüt Uludağ'dan, Zengin ve Fakir

Miro, Snoopy çizseydi…

Şirketimizin, platform ve kanallara senaryo talebi yoktur!

Francis Bacon / Guy Buffet (How to Make a Perfect Martini)

Cevat Şakir Kabaağaçlı / Bodrum'da!

Yokuş başına geldiğinde

Bodrum'u göreceksin,

Sanma ki sen

Geldiğin gibi gideceksin

Senden öncekiler de

Böyleydiler

Akıllarını hep Bodrum'da

Bırakıp gittiler...

Ertuğrul Doğan ve Şenol Güneş'in evinin önünde, 8 numaralı kardan adam yapıldı.

Zaro Dayı

ABD devletinin, gizli servisinin, ordusunun, sermayesinin ve hepsine birden "emperyalist kapitalizm" dediğimiz iblis yuvasının anlatıldığı film ve dizilerden nefret eder olmuştum son yıllarda. Kore'yi, Vietnam'ı, Şili'yi, Irak'ı, Suriye'yi, dünyadaki ne kadar özgürlük hareketi varsa hepsini bombala, öldür, öldüremediklerini kirli parayla satın al, üzerinden biraz geçtikten sonra da bize onların filmlerini yap.

Yaptıkları bu filmlerde nasıl da sevimli ajanları, nasıl da cici özgürlük dağıtan ABD ordusunu anlatıyorlar, bayılıyorum vallahi.

Ama yukarıda Allah var, "Çekim teknikleri, harika oyunculuklar ve prodüksiyon mükemmel."

Sedat Peker'in, "Lan bırrraaaak!" diye bağırdığı gibi bağırarak, "CIA Ortadoğu İstasyon Şefi Paul Henze'nin anılarını okurum daha iyi." diyorum.

Ben 11 yaşımda emekli olmuştum zaten!

"Emekli olmayı düşünmüyor musun Yılmaz abi?" diye sordu bir arkadaş.
İyi de ben 11 yaşımda emekli olmuşum zaten. 1974'te, Çayeli'den Gırgır'e karikatür yollarken emekli olmuştum. O zaman da iş gibi görmüyordum, şimdi de. Sevdiğim, taptığım şeyi yapıyorum; bazen Trabzonspor'un hakkını yiyen yavşak hakemleri çizdim, yazdım, bazen halkı soyan siyasi çeteleri, bazen Karl Marks Trabzon'da doğsaydı ne olurdu, dedim. Bir halk kahramanı olan Temel olsa ne yapardı, Oflu Hoca buna ne derdi... vs vs diyerek devam ediyoruz. Şimdi de Nürnberg'den, son bayram namazını kılmak için Çaykara'ya gelmeye çalışan Hilmi Dede'yi anlatıyorum.
Haa bu arada, asıl turpun büyüğü heybede, o ayrı. :)))

Alınan ilk sinyaller şöyle; “Habu koli çekince ne oliy?” Demek ki "Temel Uzayda!" geliyor.

Parti değiştirmene ölürüm Türkiyem!

Reis ara transferin son gününde orta sahaya takviye yapmış. İleri geri oynayabilen 8 numara lazımdı.