4 Nisan 2012 Çarşamba

Nazım Hikmet Ran


Şimdi de ben bir ceviz ağacıyım Moskova Parkı'nda usta... Sana bu kadar yakın olup, "Sevdalarımızı, inançlarımızı, kavgamızı hep senin dizelerinle dile getirdik." diyememek olmaz. İnanıyorum ki o günleri göreceğin gibi beni de duyuyorsundur. Moskova'nın Şifresi Temel 2 için Moskova'dayız. Bu sıcak Karadeniz hikayeleriyle komedide bir şeylerin şifresini çözmeye çalışıyoruz ama sayende hayatın şifresini çoktan çözdük.

4 yorum:

  1. Nazım Hikmet.. Bir şiiri ablamın dolabında asılı dururdu. Ezberlediğim ilk şiirdi. Okuma yazmayı sökmeye başladığım herşeyi okumaya çalıştığım o dönemde sürekli bu şiiri okur anneme hava atardım. Benim için yalnızca okunabilen cümlelerdi o zamanlar. Sonra sonra o cümlelerin anlamını kavradığımda aşık oldum ustaya. O günden beri hayatıma nice şairler, nice şiirler; ezberime nice beyitler kaydoldu. Ama hiçbiri onun duvarda asılı duran şiirindeki
    ''yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine''
    dizeleri kadar etkileyemedi belkide..

    Takipteyim.
    http://pamukcucesisamia.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. Sene 1969... Çayeli Dergisi çıkıyor kasabamızda. Dergide Nazım Hikmet'in olduğunu yıllar sonra öğreneceğim bir şiiri, okuma yazmayı sökmenin iştahıyla ezberlemiştim; Akıyordu su
    gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
    Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
    Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
    koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
    İnsanlara, farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda bu duyguları yaşatmak bile cennete gitme nedenidir. :) Ama ustadan öğrendik ki, mühim olan cennet hayali kurmak değil, cenneti dünyada gerçekleştirmek.

    YanıtlaSil
  3. Kesinlikle öyle :) Şimdi bu şiiri okuduğumda çocukluğum aklıma geliyor, hiçbişey anlamadan okuyormuşum diyorum. Sonra etrafıma bakıyorum bazı insanların hala hiçbişey anlamadığını görüyorum..

    YanıtlaSil