31 Mart 2016 Perşembe

Trio Sincerity

Sadece bidon çalan çocuğun bir ses çıkarma ihtimali var. 
Çalı süpürgesi ve yarısı olmayan süpürgeden ses çıkması mümkün değil. 
Ama ben duyuyorum. 
Siz de deneyin, duyabilirsiniz. 
(Nice müzik festivali ve etkinliği afişi gördüm 
ama hiçbiri bu fotoğraf kadar hatırımda kalmayacak.) 

29 Mart 2016 Salı

Oğuz Aral ne der?

Geçenlerde bir kanal müdürüne şöyle derken buldum kendimi; "Bir şey yazarken omzumun üstünden Oğuz Aral bakıyormuş ve birazdan yazdığım şey hakkında beğenip beğenmediğini söyleyecekmiş gibi hissediyorum hala..."
Meramım, Oğuz Aral'ın bendeki etkisini anlatmaktı tabi. Yoksa bir 'Büyük Birader'lik durumu söz konusu değil.
Direkt bir şey demez, ya bıyığını burar, ya uzun bacaklarını birbirine dolar, ya bir sigara daha yakar. Ki yanmış sigarası varken yeni bir sigara yakmışlığı da vardır. Biz anlarız onun ne demek istediğini.
Tursun'un İskelesi köşesini önerdiğimde (sevinmişti ama belli etmiyordu, büyük bir ihtimalle liseli bir veletin .ötü kalkmasın diye düşünüyordu), "Bunun devamını getirebilecek misin Okumuş?" demişti.
Twitter'da bir arkadaşımız, esprisini benim bulduğum ve büyük ustanın çizdiği bir Gırgır kapağını paylaşmış.
Benim unutmama imkan ve ihtimal yok, hep sol omzumdan bakıyor zaten. İstedim ki bu vesileyle sizinle birlikte anayım büyük ustayı... 

Otomatik Portakal: Johan Cruyff

Özellikle bordo - mavi Barcelona formalı fotoğrafını aradım. Yıl 1974. Çayeli'nde televizyon yayınlarını 'paket yayın'la izliyoruz. Trabzon verici istasyonundan, haftanın 3 günü yayın yapılan dönem yani. 1974 Dünya Kupası başlamış, sadece 3 günde hangi maçı seyredebiliriz ki? O da ne, bizim antenleri biraz daha kuzeye çevirince SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) üzerinden her maçı seyrediyormuşuz meğer. Filmlerin önünde yayınlanan reklamlardan, gazetelerin spor sayfalarından ve spor dergilerinden aklımda kalan Brezilya diye bir cambazlar takımı ve onun başcambazı Pele var. Asıl onlar seyredilmeli çünkü futbolu bir başka oynuyorlar. Fakat maçları seyretmeye başlayınca öğrendim ki Pele 1974'e katılmamış. Brezilya da hiç anlatılan Brezilya gibi değil. Hemen elendiler zaten. Ama bir takım vardı daha önce hiç bahsedilmeyen; Portakallar...
Mahalle aralarında 'Ben Peleyim, ben Rivelino'yum, ben Tostao'yum" dediğimiz ama "Ben Kıroyf'um, ben Renzenbirik'im, ben Netzer'im" demediğimiz yıllar. Çocuk aklımla hemen çarpılmıştım bu çelimsiz adama ve oynadığı takıma...
Çocuğuz, her şeyi bir sirk estetiğiyle beğeniyoruz; eğlenceli, büyüleyici değilse ne yapayım onu? Bana ne kakalak, makine nizamındaki Almanya'dan, İtalya'dan... Hala aynı düşünüyorum o ayrı.
(En acımasız insan bile 'içimdeki büyümeyen çocuk' geyiği yapar. İçimdeki bir türlü büyümeyen çocuk güzellemesi yapmayacağım ama hala beceriksiz, ticaretten anlamayan, gazoz kapağını önemseyen Fırat'la - Avanak Avni karışımı salak çocuk tarafından yönetildiğim için kim sirk kıvamındaysa onu tutuyorum. Ve kaybediyorum tabii.)
İkinci maçlarında büyülenmiş ve Brezilya'dan boşalan yere 'portakallar'ı, Pele'den boşalan yere Cruyff'u koymuştum.
Sanki bir sistemleri yokmuş gibi herkes her yere koşturuyordu. O zamanlar Ömer Üründül de maçlarda yorumcu olmadığı için sahada neler olup bitiyor anlamıyoruz tabi.
Kaotik bir şey gibi ama hep aynı kaotikliği tutturabildikleri için de sanat eseri gibiydi Hollanda Milli Takımı. Şimdi o döneme bir isim koysam; Otomatik portakallar derdim...
Sonra yıllar yılları kovaladı... Cruyff gitti, benim neredeyse Trabzonspor kadar sevdiğim Barcelona'da oynadı. Sonra Barcelona'nın teknik direktörü oldu ve bir daha bileği kolay kolay bükülmeyecek sistemin tohumlarını attı.
Beyaz İspanyol'lara ve büyük reisleri Franco'ya inat bir Katalan gibi yaşadı. Oğlunun adını, Katalanların koruyucusu Aziz Jordi'nin adından esinlenerek Jordi koydu.
Sigara mı futbol mu, sorusuna, 'sigara' diyebilecek kadar serkeş, soyunma odasında dua eden futbolculara hayret edip, bir tane kazananın olacağı karşılaşmada neden dua ederler ki, (tanrı hanginizi tutsun, daha çok dua edeni mi) diye soracak kadar sofistike bir abimizdi.
Onun kadar bir de Maradona ve Messi'yi sevdim.
Tot ziens Cruyff... En azından ben seni hiç unutmayacağım.

23 Mart 2016 Çarşamba

Çocuk mu dediniz?

Sen de bu kapitalist üretim ilişkilerinin içine doğmadın mı kardeşim? 
Sende de bizim bünyeden yok mu? Kalp, kas, sinir sistemi vs vs... 
Peki, ne yedin ne içtin de dünyanın öteki ucundaki çocukları kendi çocukların gibi yakın bilip, onlara böyle içten gülebildin? 
Arjantin'de doğ, Venezuella halk hareketlerine katıl, oradan Küba'ya geç ve devrimde aktif rol oyna... Yetmedi, Latin Amerika'da ve Afrika'daki gerilla hareketlerini örgütlemeye yardımcı ol. 
Yani ömrü yetse gelip bize de bir el atacakmış. 
Sosyalist insanı ve onun ahlakını, kapitalist üretim ilişkileri dünya üzerinden el etek çektikten sonra gerçekleşecek bir şey olarak algılardım. Ama bu dünya üzerinden Che Guevara gibi bir 'ruh disiplini' geçtiğine göre, aslında o kadar da uzak değil. (Vakıf ve çocuk tartışmaları üzerine, yeniden... 2011) 

Evli Ve Zavallı geliyor!

Tiyatronun çivisini çıkarmaya, hayatında bir kez bile tiyatroya gitmemiş insanları salonlara çekmeye, "Bir kere seyrettim ama sen gidersen bir daha gelirim" dedirtmeye geliyor!.. Mayıs'ın ilk haftası gala... Sonra tüm Türkiye ve Avrupa seferleri başlayacak. 

22 Mart 2016 Salı

Special Thanks: Zarrab, Zencani ve Diğerleri

Yali Kiraathanesi'nde otururken Netceğuk Hasan, "Laz Marks Emice hayde kalkalum" dedi. "Noliy la!.." dedum. E, dedi, film bitiy. Reza'dan sora jenerik akmaya başlar.

17 Mart 2016 Perşembe

Bu Hasan'i netceğuk boyle?

Yali Kiraathanesi'nde oturmiş çayumi içerken Netceğuk Hasan yanuma geldi. Laz Marks Emice, dedi, "Salih Dursun'un heykelini tikelum ama gendisi da heykelun içinde olsun"

Dani Alves "Bir sağbekten 'çok solbek' sözler"

Barcelona'lı Dani Alves, "Meşhur olmanın keyifli bir şey olmadığını" söyledi. "Herkesin elinde telefon var. Kimse birbiriyle konuşmuyor. Herkes sosyal medyadan birbirleriyle görüşüyor. Yüz yüze konuşma bitmiş." diyen Dani Alves, "Bugünün dünyasında hayal kırıklıkları da daha çok oluyor. Neden herkes para, güç, şöhret için kavga ediyor, anlayamıyorum. Birisinin bunları durdurması ve 'Şöhret bir bok değil' demesi lazım. Daha fazla para, size daha büyük problemler getiriyor." ifadelerini kullandı. Alves, "Herkes istiyor, istiyor, istiyor. Ellerindeki varlıklara rağmen kendilerini umutsuz hissediyorlar. Para şeytani bir şey. Size elbette bir şeyler kazandırıyor ama mutluluk değil." diyerek tespitlerini sürdüren Brezilyalı yıldız, "Ben futbol oynuyorum, siz gazetecisiniz, siz fotoğrafçı ama hepimiz insanız. Etiketler, işler, zenginlik, ünlü olmak, fakirlik... Beni çok param olduğu için 'zengin' olarak adlandırabilirsiniz ama bu tamamen kafanın içinde bir durum." diyerek sözlerini noktaladı. (Sporx)

11 Mart 2016 Cuma

Karadeniz mutfağından: Evli ve Zavallı...

Eveeet, oyunumuzun yazım aşaması bitti. Şimdi Seymen ve Pınar senaryoyu ezberlemeye başladılar. Yine bir Made in Karadeniz işiyle birlikteyiz. Yazan Rizeli, oynayanlar Trabzon ve Rizeli, sahneye koyan (Şamil Kafkas) Trabzonlu, çizen (İbrahim Sarı) Trabzonlu bir iki tane Giresunlu ve Artvinli de serpiştirdik mi doğru fırına... 14 Nisan'da servis yapmayı planlıyoruz.  

9 Mart 2016 Çarşamba

Fasulye Sinema Kulübü

Sümela'nın Şifresi Temel filminde temelleri atıldı kulübün. Çok sağlam atılmış olacak ki hala yıkılmadı. Bazen film seyretmek yerine yeyip içsek de yine kulübün ilkelerine sadık kalıyor, sinema konuşuyoruz. Beşinci yılını dolduran kulübümüzün üyeleri Serkan, Ahmet, Serdar, Ali İhsan ve Turgut abiye sevgilerimi iletirken önce 10, sonra da 25. yılımızı yine hep birlikte kutlamayı dilerim. 

6 Mart 2016 Pazar

Şige

Biraz şike ve doping, biraz iltimas ve rüşvet o benim işte...
Şikeye bulaşani TFF Paşgani yaptuğunuza göre, dopingli Asli Çagir'lan, Gamze Bulut'i da Atletizm Federasyoni Paşgani yapmanuz iktiza ediy. Yazuktur uzmeyun kizlari, verun mevkilerini.