31 Mart 2017 Cuma
30 Mart 2017 Perşembe
Dopingli Reşat, şikeli çeyrek
Doping yüzünden bütün madalyalar geri alınınca olimpiyatlarda altın madalyamız kalmadı. / Gazeteler
Hadi bizimkiler doping yapıyor anladım, (ülkede şaibesiz bir başarı neredeyse yok gibi zaten) Afrika'dan (genetik olarak yatkındır diye) devşirdiğimiz atletlere ne ara dopingi öğretiyoruz, bunu anlamak mümkün değil. Bu adamları, kadınları çok iyi koşuyor diye devşirmiyor muyuz? Meğerse çok iyi koşamıyor ve bizimkiler gibi dopinge muhtaçlarmış. E ne diye ta Nijerya'dan getirtiyoruz insanları, ver hapı bizimkilere. Milli ve manevi haplarımız, ilaçlarımız yabancıya gitmesin.
Hadi bizimkiler doping yapıyor anladım, (ülkede şaibesiz bir başarı neredeyse yok gibi zaten) Afrika'dan (genetik olarak yatkındır diye) devşirdiğimiz atletlere ne ara dopingi öğretiyoruz, bunu anlamak mümkün değil. Bu adamları, kadınları çok iyi koşuyor diye devşirmiyor muyuz? Meğerse çok iyi koşamıyor ve bizimkiler gibi dopinge muhtaçlarmış. E ne diye ta Nijerya'dan getirtiyoruz insanları, ver hapı bizimkilere. Milli ve manevi haplarımız, ilaçlarımız yabancıya gitmesin.
29 Mart 2017 Çarşamba
Eey İAFF
IAFF (Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) doping yaptıkları tespit edilen milli atletlerimiz Gamze Bulut ve Elvan Abeylegesse'ye ağır cezalar verdi. Eeey İAFF, ya doping pistlere yansımamışsa, ya Fetö terör örgütünün bir kumpasıysa, ya yükselişe geçen atletlerimizi çekemeyen Barcelona'nın bir oyunuysa...
28 Mart 2017 Salı
27 Mart 2017 Pazartesi
26 Mart 2017 Pazar
25 Mart 2017 Cumartesi
23 Mart 2017 Perşembe
22 Mart 2017 Çarşamba
19 Mart 2017 Pazar
Ulan Arda, yaktın Messi'nin de başını
Tamam, feodal insanlarız; köy kültürü, kasaba kültürü, semt kültürü vs. vs. bunlar bazen sevimli, insani bile durabiliyor ama kaç senedir yurt dışındasın. Madrid ve Barcelona gibi şahane şehirlerde yaşıyorsun. Hala bir tane saçını sakalını düzgün kesecek berber bulamadın mı? Hadi bulamadın ve İstanbul'dan kuaförünü getirtiyorsun, peki benim evladımı niye atıyorsun önüne? Garibim, babasının berbere götürdüğü ilkokul öğrencisi gbii kuzu kuzu oturmuş Kuaför Veysel'in önüne.
18 Mart 2017 Cumartesi
Barselona aşktır - 7
Gene bir gün Miro müzesindeyiz... Sanat ve felsefe akımları, bunlarla kesişen sanatçılar, bu sanatçıların yoğunlaştığı şehirler ve ülkeler vs vs. Merkezinde Miro'nun olduğu ve bütün bu kavram ve sanatçıların birbirleriyle olan ilintilerini araştırıp bir ailenin soy ağacı gibi sıraladıkları panoyu görünce yeğenime, "Aha işi gücü olmayan gavur zihniyeti." dedim.
Miro'yu ilk defa 16 yaşımda, 'Çiçeği Burnunda Karikatürcü' olarak karikatür gösterdiğim bir amatör gününde, Oğuz Aral ustamızdan duymuştum. "Okuyun, film seyredin, müzik dinleyin, araştırın, merak edin." diye öğüt verirken bunu örneklendirmek için "Avanak Avni'nin gömleğindeki yıldızımsı deseni Miro'nun bir tablosundan esinlenerek çizdiğini" söylemişti. Sonra okuldaki çağdaş sanat dersinde daha bir yakından tanıdım. 1982 Dünya Kupası'nın desenini Miro'nun çizdiğini öğrendim. Sevdiğim ressamların içindeydi. İstanbul'daki sergiyi de gezmiştim ama ustayı kendi memleketinde ve müzesinde ziyaret etmek başka bir duygu tabii. Tam da bu siyah beyaz desenlerin önünde (içinde bulunduğum psikolojinin de etkisiyle) birden bir Gırgır gecesinde sabahlarken çizilen orijinal karikatürlerle karşılaşmış gibi oldum. Bazılarını İlban Ertem'in, bazılarını Ergün Gündüz'ün, bazılarını Şevket Yalaz'ın, bazılarını Gürcan Gürsel ve Gürcan Özkan'ın çizdiği orijinal kapaklar gibi göründü gözüme. Hatta bazılarının altında "esprisi benim mi?" diye kendi imzamı aradım. Ne kadar daldım, ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Muhammet'in, "Dayı bayağı bir duygulandın galiba..." deyişiyle uyandım.
Miro'nun bu heykelini İstanbul'da da görmüştüm, bir tanışıklığım vardı zaten. Barselona'daki Joan Miro Müzesi'nden çıkarken kapıda karşılaşınca ayaküstü biraz lafladık. "Yaşlanmışsın" dedi. "Dıştan öyle görünüyor ama içten iyice bebekleştim" dedim. Yolcu ederken, her zaman beklerim, dedi.
Miro'yu ilk defa 16 yaşımda, 'Çiçeği Burnunda Karikatürcü' olarak karikatür gösterdiğim bir amatör gününde, Oğuz Aral ustamızdan duymuştum. "Okuyun, film seyredin, müzik dinleyin, araştırın, merak edin." diye öğüt verirken bunu örneklendirmek için "Avanak Avni'nin gömleğindeki yıldızımsı deseni Miro'nun bir tablosundan esinlenerek çizdiğini" söylemişti. Sonra okuldaki çağdaş sanat dersinde daha bir yakından tanıdım. 1982 Dünya Kupası'nın desenini Miro'nun çizdiğini öğrendim. Sevdiğim ressamların içindeydi. İstanbul'daki sergiyi de gezmiştim ama ustayı kendi memleketinde ve müzesinde ziyaret etmek başka bir duygu tabii. Tam da bu siyah beyaz desenlerin önünde (içinde bulunduğum psikolojinin de etkisiyle) birden bir Gırgır gecesinde sabahlarken çizilen orijinal karikatürlerle karşılaşmış gibi oldum. Bazılarını İlban Ertem'in, bazılarını Ergün Gündüz'ün, bazılarını Şevket Yalaz'ın, bazılarını Gürcan Gürsel ve Gürcan Özkan'ın çizdiği orijinal kapaklar gibi göründü gözüme. Hatta bazılarının altında "esprisi benim mi?" diye kendi imzamı aradım. Ne kadar daldım, ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Muhammet'in, "Dayı bayağı bir duygulandın galiba..." deyişiyle uyandım.
17 Mart 2017 Cuma
16 Mart 2017 Perşembe
15 Mart 2017 Çarşamba
Barselona aşktır-6
Bir şehrin en makyajlı, en güzel yerlerini değil, en hazırlıksız yakaladığın, en namahrem yerlerini görmek önemli. Ama Barselona'yı "Ünlülerin makyajsız hali" gibi gafil avlamak mümkün değil, yataktan kalktığı hali bile şahane.
Barcelona futbol takımının kılcal damarlarını gördük. La Masia'dan bahsetmiyorum, yolumuzun üstünde, (yüzlercesinin olduğunu öğrendiğim) bir semt sahasına uğradık. Yalnız bunlar manyak galiba, mis gibi halı saha yapmak varken neden çocukları tribünlü semt sahalarında oynatıyorlar. Semt takımı dediğime bakmayın, en az 100 yıllık mazisi var.
14 Mart 2017 Salı
13 Mart 2017 Pazartesi
11 Mart 2017 Cumartesi
Sümela'nın Şifresi-3 "Cünyor Temel"
Fragman vakti. Ne demiştik, fragmanımız antibiyotik gibidir, 8 saatte bir almazsanız fayda etmez. Facebook'ta 1 milyonuncu tıklanmaya ulaştı. Tüm mecralarda 2 milyon kez seyredilmiş. Beğenen paylaşsın. Tiki taka...
10 Mart 2017 Cuma
Kaçan kaçana
Mark Twain, yaşadığı şehrin ileri gelen 150 kişisine, "Her şey ortaya çıktı, çabuk kaç!" diye yazdığı imzasız mektuplar yollamış. Ertesi gün 15 kişi şehri terk etmiş. Kaçış oranı % 10. Şimdi soruyorum, böyle mektuplar yollamanız halinde İstanbul ve Ankara'da kaç kişi kalır? İstediğiniz şehirden başlayabilirsiniz.
Barselona aşktır-5
La Sagrada Familia'yı bir kez daha öveyim derken aklımda, "Bu nasıl bitmemişliktir ki bütün bitmişlerden daha mükemmel" gibi sözler dolanıyordu. Sözlükte 'seagullineskisehir' nikli bir arkadaşımızın ifade etmeye çalıştıklarımı söylemiş olduğunu gördüm; "La Sagrada Familia'yı hatırlayınca 'her şey böyle yarım kalabilse' diyorum. Bir aşk mesela, bu kadar ihtişamla yarım kalabilecekse kalsın diyor insan. Bu eser, hem dışarıdan, hem de içeriden bakınca bir ölümlünün hayatında zaten tamamlanamayacak bir güzellik diye düşünüyorsunuz. Bu yarım kalmışlıkta bir şiir saklı. Evet, bir müzik saklı."
9 Mart 2017 Perşembe
Bazen slogan atmadan da bağırırsın halkların kardeşliğini
Benim için tuttuğum takımın kaptanı, yaşadığımız bütün şampiyonluklarda kalecimiz, takımımın en iyi futbolu oynadığı yıllarda teknik direktörümüz olmasından çok ötededir Şenol Güneş. Bir vuvuzelaya bakarak bile dünyanın şeyini söyler. Şenol hoca, insanların en çok ayrıştığı bir alanda, futbol üzerinden halkların kardeşliğini anlatırken, "Ben bir insanı boşuna sevmem." diye kendime de pay çıkardım tabii.
8 Mart 2017 Çarşamba
7 Mart 2017 Salı
Çok sevdiğim yönetmenler en sevdiğim yönetmen hakkında neler demiş?
‘Zeytin Ağaçlarının Altında’, ‘Rüzgar Bizi Sürükleyecek’ ve özellikle de ‘Yakın Plan’ filmlerini izlediğimde, bu filmlerin ve Kiyarüstemi’nin yarattığı bu dünyanın arındırıcı bir tarafı olduğunu gördüm. Sanki onun artistik ruhu, insanlara taptaze ve umut dolu bir yol aralıyordu…” / Martin Scorsese
“Sinema D.W. Griffith’le başlar ve Abbas Kiyarüstemi ile biter.” / Jean-Luc Godard
“Onu kelimelerle anlatabilmem mümkün değil… Şunu söyleyebilirim: Satyajit Ray’in ölümüne çok üzülmüştüm. Ama Abbas Kiyarüstemi’nin filmlerini gördükten sonra, Tanrı’ya, bize onun yerini dolduracak doğru kişiyi gönderdiği için şükrettim.” / Akira Kurosawa
“Abbas Kiyarüstemi yalnızca bir yönetmen değildi. Hem sineması, hem de özel yaşamında tam bir mistik moderndi. Kendisinden sonra gelenlere her zaman yol açtı ve insanlık halleriyle ilgili daima ilham verdi. Onun artık aramızda olmaması yalnızca sinema dünyasının şahane bir insanı kaybettiği anlamına gelmiyor; tüm dünya, şahane bir insanı kaybetmiş oldu.” / Asghar Farhadi
“Sinemacılara vizyon sahibi olmayı öğreten Kiyarüstemi ne yazık ki artık aramızda değil ama onun vizyonunun gücü sonsuza dek bizimle olacak. Her filminin her karesinden bize yansımaya devam edecek. Hocam Kiyarüstemi, bize baktığımız her şeyi kendimize ait, orijinal bir bakış açısıyla görmeyi öğretti.” / Jafar Panahi
“Sinema D.W. Griffith’le başlar ve Abbas Kiyarüstemi ile biter.” / Jean-Luc Godard
“Onu kelimelerle anlatabilmem mümkün değil… Şunu söyleyebilirim: Satyajit Ray’in ölümüne çok üzülmüştüm. Ama Abbas Kiyarüstemi’nin filmlerini gördükten sonra, Tanrı’ya, bize onun yerini dolduracak doğru kişiyi gönderdiği için şükrettim.” / Akira Kurosawa
“Abbas Kiyarüstemi yalnızca bir yönetmen değildi. Hem sineması, hem de özel yaşamında tam bir mistik moderndi. Kendisinden sonra gelenlere her zaman yol açtı ve insanlık halleriyle ilgili daima ilham verdi. Onun artık aramızda olmaması yalnızca sinema dünyasının şahane bir insanı kaybettiği anlamına gelmiyor; tüm dünya, şahane bir insanı kaybetmiş oldu.” / Asghar Farhadi
“Sinemacılara vizyon sahibi olmayı öğreten Kiyarüstemi ne yazık ki artık aramızda değil ama onun vizyonunun gücü sonsuza dek bizimle olacak. Her filminin her karesinden bize yansımaya devam edecek. Hocam Kiyarüstemi, bize baktığımız her şeyi kendimize ait, orijinal bir bakış açısıyla görmeyi öğretti.” / Jafar Panahi
6 Mart 2017 Pazartesi
3 Mart 2017 Cuma
1 Mart 2017 Çarşamba
Barselona aşktır-4
Gittik, içini dışını saatlerce gezdik. Sonra dışarıdan onu en güzel gören parkta oturup bir de oradan seyrettik. Ama şimdi fotoğraflarına baktığımda "Böyle bir yer yoktu da bir masal bahçesinde mi gezindik acaba?" diye kuşku duyuyorum. La Sagrada Familia normal bir insan işi değil. Zaten Antoni Gaudi abimiz de normal değilmiş. Normal bir insan 3-5 yılda, bilemedin 10 yılda bitirirdi bu eseri. Abim, inşaatı yıllardır niçin bitirmediğini soranlara, (tanrıyı kastederek) "Müşterimin acelesi yok." cevabını vermiş. Doğadaki canlı cansız her şeyden esinlenerek Barselona'ya damgasını vuran ve en büyük ilham kaynağının La Sagrada Familia'nın bahçesindeki ağaç olduğunu söyleyen bu büyük mimarı sevgi ve saygıyla anıyorum.
Sinema okyanusuna açıldığım ilk film; Gadjo Dilo
Mayıs 2015... Her fani gibi ben de haftada 1-2 film seyrederken, ufaktan gelmekte olan depremi tetikleyen ilk filmdi Gadjo Dilo. Sonra Tony Gatlif'in bütün filmlerini seyrederek sinema okyanusuna açıldım. O kadar açıldım ki şimdi kıyıya dönemiyorum. Kıyıda da pek bi bok yok zaten. Dönmek de istemiyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)