"Albert Einstein, Mozart, Beethoven, Leonardo da Vinci, Fidel Castro, Michelangelo, Isaac Newton, Picasso, Muhammed Ali Clay, Mark Twain, Bob Dylan, Maradona, Messi..." Fena bir kadro değil. Ama hiçbirinin, ilkokul 1. sınıfta yaşadığım travmanın benzerini yaşadığını sanmıyorum. Yıl 1969, öyle cadı avına çıkılan bir Orta Çağ iklimi de yok Rize'de. Hem sol elimi kullanıyorum hem de sol ayağımı. Tepeden tırnağa 'solak'ım yani. Okulun ilk günü sol elle kalem tuttuğumu gören öğretmenlerden biri, velimi, yani babamı okula çağırttı. Küçük kasaba zaten, babam bu IŞID'ın öncülü elemanı tanıyordu, hemen okula geldi. Öğretmen beni göstererek, "Oğlunuz sol elini kullanıyor, elini bağlayın ki mecburen sağ eliyle yazsın. Bu günaha ortak olmayın." dedi babama. Ablam ve ağabeyim okuma yazmayı zaten evde öğretmişlerdi bana, fena halde Teksas Tommiks, Zagor, çizgi roman, Binbir Gece Masalları, Kemalettin Tuğcular filan okuyorum ve hayal dünyam çok gelişmişti. Adam ailemden, beni bir toteme bağlayıp, etrafımda lu lu lu lu diye dönmelerini istiyordu resmen. "Yok lan bu geri zekalı istedi diye yapmazlar herhalde. Yaparlar mı acaba, hıı? Yok ya beni seviyorlar. Hem babam bunlar gibi değil." diye gidip gelirken babam, "Ne kitapta böyle bir şey var, ne modern ilimde. Sol elle yazmak çizmek kanunlarda da yasaklanmış değil. Bırakalım çocuk nasıl isterse öyle yazsın." diyerek benim kabusuma, kazma öğretmenimizin de hain emellerine son verdi. Biz bu solaklığın bedelini ödedik. Bugün sol elle rahat rahat yazıp çiziyorsanız bizim mücadelemiz sayesindedir. Öhö öhö...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder