Historias Minimas (Arjantin hikayeleri) / Carlos Sorin
Şu gerçeği kabul etmek gerek. Sinema büyük paralar işi değil, büyük yürekler işi. Yoksa İran’dan, Lübnan’dan, Kore’den ve de Latin Amerika’nın her köşesinden (genelde 3. dünyadan) böyle insanı yakalayan, yüreklere dokunan büyülü filmler çıkmaz - çıkamazdı. Sinemanın teknolojik gelişmesi, alet edavat tarafı G-8 ülkelerinin elinde hala ama sinemanın büyülü tarafı için para şart değil. Para varsa tabii ki çok güzel ama “para yoksa film yok” demek yanlış.
Don Justo’nun, Roberto’nun ve Maria Flores’in yolu farklı hikayelerden sonra Patagonya’da kesişir. Yahu kardeşim, bu insanlar bu hikayeleri yaşıyordu da gizli kamerayla mı tespit ettin? Bu ne sıradanlık, bu ne sahiciliktir. Filmdeki köpek bile bizim kalaslardan iyi rol yapıyor inanın.
Bu filmleri seyrettikten sonra, “Bu ülkelerde de bayram filmi, sömestr filmi çeken yok mudur?”, “Dünyanın bütün güzel mankenleri ve kadınları latin ve slavken bu latinler filmlerinde bir tane bile manken kullanma gereği duymazlar mı?”, “İnstagramda 2 milyon takipçisi olan kadın ve erkekleri oynatmak istemezler mi?”, “Türk Sineması her bir bokunu taklit ettiği Amerika’nın küçük versiyonu olmanın dışında bir çıkış yolu bulamayacak mı?” gibi sorular insanın aklına takılıyor. İstediğin sorudan başlayabilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder