20 Aralık 2016 Salı

Tutku

Çaldığı kamerayla ilk filmlerini çeken Werner Herzog'dan sonra 4 filmini seyrettiğim bir günün sonrasında Zhang Yimou'nun hikayesiyle karşılaştım. "Kamera 188 yendi ve her ay 5 yen biriktirebiliyordum. Bu şekilde 2-3 yıl sürecekti kamera almam. O sıralar kan satılabiliyordu ve ben kanımı satarak kendime yeni bir kamera aldım." diyordu Yimou.
Bunun adı tutku. Yani o işi, o eylemi yapmazsa ölecek gibi davranma hali; kendine başka çıkar yol bırakmama hali. "Film çekmezsem ölebilirim" gibi düşünen insanın önünde ne durabilir? İnsan çıtayı ölüm olarak belirleyince (ölümden öte köy olmadığına göre) o uğurda her şeyi göze alabiliyor demek ki. Kendim de dahil, bu coğrafyada böyle tutkulu insanlar tanımadım. (Biraz Yılmaz Güney'i bu değerlendirme dışında tutabilirim) Bizim önemli bir eksiğimiz de bu galiba. Tutkuyla bağlı değiliz işlerimize, sevdiklerimize. Seviyoruz, çok mutluyuz filan ama tutku başka bir şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder