60'ların sonu, çocuğuz, Çayeli sokaklarında koşturuyoruz. Sanırım ilk orada gördüm, sinemanın önündeki afişlerde elinde tabancayla duruyordu. Vurguncular filmi, Yılmaz Güney ve Kuzey Vargın. Siz oynar mıydınız bilmem ama, bizim kuşak oynayacak oyuncağı olmadığı için epey yaratıcıydı, kendimize sinema kahramanlarının adını koyarak sinemacılık oynardık. Havada karada Yılmaz Güney'dim artık... Nasıl olsa prodüksiyon masrafı yok, 'dikşııın dikşıııın' diye saatlerce ateş ederdim etrafa. (Tabancadan dikşın diye ses çıkar mı diye sorgulayacak yaşlarda değildik. Efektten ne duyduysak o.) Afişler değiştikçe önce fötr şapkası gitti, sonra tabancası. Afişteki Feri Cansel ve Melek Görgün gibi rol arkadaşları... Acı, Ağıt ve Umut üstüste gelmişti. Arkadaş filmi Çayeli'ne geldiğinde biz İstanbul'a taşınıyorduk. Sürü'yü İstanbul'da, Yol' ise, gizli bir eylem yapar gibi üniversiteli arkadaşımızın evinde perdeleri çekerek izlemiştik. Duvar'ı da öyle... İsmini sevmeyen insanlar tanırım bazen. Eski, ya da anlamsız bulurlar. Öyle yılmayan, gözüpek birisi değilimdir ama ismimi hep çok sevdim, Yılmaz Güney'in ismi de Yılmaz olduğundan. Sağolun anne ve babacığım, sağol Yılmaz Güney.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder