Hele bir düşünün, ilk baba olduğunuz anı, o tarifsiz duyguyu!
Hemen birilerine benzetme telaşı, ama en çok kime?
Gözleri, burnu, kafası, yanakları, çenesi acaba neresi bana benziyor.
İlla görüntüde benzemesi mi gerekiyor sanki, genlerin bir kısmı senden işte o kadar.
Sonra isim koyma telaşı başlıyor, ya babanızdan ya ananızdan, her kimden çekiniyor korkuyorsanız onun ismi aklınıza geliyor.
Ama hemen ardından içten içe başka isimler size yanaşıyor.
Ya eksikliğini hissettiğiniz duyguları, özellikleri taşıyan birilerinin adı geliyor.
Ya da duygunun, ulaşmak istediğiniz mertebenin, hayallerinizin ismi geliyor aklınıza!
En değer verdiğiniz şeyi, en değer verdiklerinizle mükafatlandırma arzusu.
Benim oğlum böyle olacak, benim kızım şöyle olacak değil mi?
İşte hata başladı bile farkında mısınız?
Sürekli en sevdiğiniz şahsı bir kalıba sokma çabası içerisindesiniz.
Hemen akabinde yakınmalar başlıyor; aşı olmaya götürülecek, vakit yok. Gece piş piş yapılacak, uyku yok. Ağlayıp zırlayacak, hoplayıp zıplayacak, kollarda bacaklarda derman yok. Altı değiştirilecek, burnunuzun direği kırık. Bez alınacak, süt alınacak, para yok. Tuvalet, banyo öğretilecek, yürümeye başlayacak peşi sıra koşulacak, tahammül yok!
Yok oğlu yokların babası olmak işte böyle zor gelecek, hem de daha çok başında.
Ya daha sonrası; parkta komşunun çocuğu ile kavga etti,
henüz anlamını bilmediği terbiyesiz kelimeler ağzına dolandı,
öğretmenine saygısızlık yaptı,
okuldan kaçtı, yanlış arkadaş edindi,
gizli gizli arabanın anahtarını aşırdı, arabayı kaçırdı,
yeni aldığınız elbiseyi perişan etti, ayakkabının ucunu patlattı,
eteğin boyunu belinden katlayıp kısalttı, abuk sabuk makyajlar, odasını dağıtıp toplamamalar, oyuncakları kırıp parçalamalar,
akşam eve geç kalmalar...
Dersane, üniversite, ıvır zıvır aman be ya ne zormuş baba olmak değil mi?
Kimin çocuğu bu, bana hiç çekmemiş bu huyları, tövbe tövbe!
Bitti mi, yoooo daha devam ediyor. Bir adam gibi iş bulamadı, bu gelini, damadı nerden buldu?Neden aramadı, sormadı? Bu işi başına nerden sardı?
Çocuğuna adam gibi bakamadı.
Yapamadı, alamadı, satamadı, borç yaptı, başına çorap ördü, kırdı, döktü, yaktı, zırvaladı...
Bir adam olamadı.
Kim adam olamadı, kim baba oldu ya da olamadı?
Bu çocuk hiç mi iyi bir şey yapmadı?
Bütün huyları mı kötü?
Başına gelenler sadece onun seçimi mi?
Yeterince yanında olup destek verdiniz mi?
İlk kucağınıza aldığınız zamanki heyecan, tarifi mümkün olmayan duyguya ne oldu?
Size hayatınızda tattırdığı mutluluklar, keyifler, gurur vesileleri ne çabuk unutuldu?
Bugünün hatrına şapkayı hele bir önünüze koyun, kendinizi bir kenara bırakın ve çocuklarınızla her hangi bir dostunuzla dertleşir gibi kendinizle yüzleşin.
Onlar sizin aynanız, mutluluklarınız, hüzünleriniz, hayalleriniz, beklentileriniz hepsi onlarda saklı size dair.
Ne kadar sorununuz varsa emin olun hepsi onlarda hem de gizli saklı değil gözlerinde, yüzünde. Aynaya bakmaktan çekinip, korkularınıza, tereddütlerinize en sevdiğiniz çocuklarınızı kurban etmeyin.
Şimdi bu duygular ışığında babalar gününüz kutlu olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder