20 Haziran 2010 Pazar

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 43

Topuğuna kurban olayım, Armando!
30 Ekim 1960'da doğan, Villa Fiorita'lı Maradona; mahalle maçlarında sırt numarımız 10 olsun diye en yakın arkadaşımızla, kapı komşumuzla kavga etmemizin nedeni...
Henüz çocuk yaşlarda, Türkiye coğrafyasını bile bilmezken, okyanus ötesinden Arjantin'e sempati duymamızın sebebi...
Hani bugün esamesi bile okunmayan, bir çok gence sorsan hangi ülkede olduğunu bile bilemeyeceği belki, ama benim o zamanlar Avrupa'nın en büyük takımlarından biri sandığım Napoli efsanesinin, efsanevi kaptanı Diego Armando Maradona.
Birçoğuna göre kokain bağımlısı, bu yüzden spor sevdalısı bir çok çocuk hayranına kötü örnek olan bir hayal kırıklığı...
Kimine göre dopingci, spora, futbola ihanet eden bir hain...
Bazılarına göre 1986 Dünya Kupası'nda "tanrının eli" diye nitelediği İngiltere ağlarına eliyle bıraktığı gölü ile koca bir sahtekar.
Fakat bunların hiç bir önemi yok benim için, Diego Armando Maradona bir usta, koskoca bir yetenek, kakalak sistemlere meydan okuyan bir devrimci.
Dünya kupasını kaldırmaları halinde Rio sokaklarında çırılçıplak dolaşmayı vaat eden eğlenceli bir maceraperest.
Doğrularından asla taviz vermeyen, günümüz futbolunda paraya, güce boyun eğen sözde başarı ikonalarına ve kokonalarına inat, ilkeli adam gibi adam Armando Diego Maradona!
Gerçekte bu dünya kupasından hiç mi hiç keyif almıyorum.
Bir futbol sevdalısı olarak çok düşündüm bunun nedenini...
Arjantin'in Güney Kore'yi 4-1 yendiği maçta buldum cevabını; taca çıkan topa öyle bir topuk attı ki Maradona, hemen yüzümün kasları gevşedi, samimi bir gülücük geldi kendiliğinden.
Eminim birçok insan o sempatiyi hissetti benim gibi.
Topuğuna kurban olayım senin Armando.
Anladım ki, bize hisseden, arzulayan, senin gibi heyecanlı, oyunu yaşayan adamlarla donatılmış iki onbir keyif verir; verilen görevi harfiyen ifa etmeye çalışan milyon dolarlık asker kılıklı esirler değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder