Yine öyle oldu; arabayı servise bıraktığım zamanlardan birinde minibüse binmiştim.
Yüzümde, Mayıs ayı sıcağının yansıması, anlamsız bir gülümseme var...
Minibüsün şoförü geriye dönüp, "Arkalardan mutlu olmayan var mı?" dedi. Ya da bana öyle gelmişti.
Şoka uğramış gibi arkama döndüm ve minibüs ahalisine bakmaya başladım.
Ulan bu lafın doğrusu, "Arkalardan başka ücretini uzatamayan var mı?" gibi birşeydir.
Bu nasıl bir sorudur, diye mal mal bakıyorum.
Herkesin suratı mahkeme duvarıyla cenaze evi arası. Harbiden mutluluk yanlarından geçmemiş...
Yani bu kitleye, mutlulukla ilgili soru sormak çok da abes değil. Ama, yine de minibüs şoförüne bundan ne?
O bir kaç saniyelik şoku, ileriye doğru para uzatan bir adam bozdu.
- Şoför bey şuradan bir Kadıköy alır mısınız?
Oooh, rahatladım... Yanlış duymuştum, herşey normaldi...
Arkalardan mutlu olmayan bir sürü kişi vardı ama, parasını uzatamayan bir kişi kalmıştı.
Yüzümdeki anlamsız gülümseme kikirdemeye dönüştü.
Sonra bir an minibüs şoförünün dönüp, "Arkalardan kafayı yiyen var mı?" diye sormasından korktum ve gülmemi bastırmak için başka şeyler düşünmeye çalıştım.
En çok da seni düşündüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder