Geçtiğimiz Perşembe gecesi MinT ekibi olarak halısahada maç yapıyoruz. Sahadaki Fenerbahçeli arkadaşların gözleri halısahada ama kulakları Saraçoğlu'ndaki Fenerbahçe - Twente maçında. Koşuyolu'ndaki halısahadan, statda yükselen heyecanlı sesleri rahatça duyabiliyoruz. Fenerli arkadaşlar gelen büyük bir gürültüyle birbirlerine dönüp, "Attık... 1-0..." dediler. Bizim maç devam ederken Saraçoğlu'ndan yükselen 2 büyük uğultuyla, Fenerbahçe'nin Twente karşısında 3-0 öne geçtiğini tahmin ettiler. Hatta aralarında "çak çak" yapıp birbirlerini kutladılar.
Ben de üzerimdeki Trabzonspor formasıyla ileri geri durmadan koşarak, bu can sıkıcı haberi unutmaya çalıştım. Niye yalan söyleyeyim; Türkiye'deki futbolda dönen dolapların ve oligarşi takımları lehine gelişen bütün haksızlıkların vs. vs.'lerin hesabının sorulduğu yer olarak Avrupa arenasını görüyor ve oradan gelecek farklı mağlubiyet haberlerini sevinçle karşılıyorum. Durumumuz şuna benziyor açıkçası; mahalledeki haydutu artık eskisi gibi dövemiyoruz, aşağı mahalleden başka bir haydut bizimkileri dövünce seviniyoruz.
Neyse, bizim maç bitti. Evlere dağıldık. Geceyarısı bir kanalda maçın skoruna rastladım. Yorgunluktan yanlış mı görüyorum acaba; Fenerbahçe:1 Twente:2 Yoo!.. Bir kaç internet sitesinden skoru teyit edince aldı beni bir gülme...
Ertesi gün Fenerliler konu açılmasın diye reytinglerden, havadan sudan bahsediyorlar ama yemezler; "Tivıtır'a yenilmişsiniz lan. Ne demeye bağırdı sizinkiler o kadar, yoksa yediğiniz gollere sevinmeye mi başladınız?" dedim. Her olumsuz duruma mutlaka bir savunması olan Caner arkadaşımız; "Yav kaçan gollere bağırıp bizi de yanıltmışlar" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder