Gırgır – Fırt futbol maçları acayip çekişmeli geçerdi.
Bizden önceki kuşağın maçlarında ağır bir Gırgır üstünlüğü vardı.
O sene kaptan Hasan Kaçan yönetiminde yeni bir Fırt kadrosu kurduk.
Gerçi herkes hem Fırt’ta, hem Gırgır’da çalışıyordu ama, maça doğru takımlar seçilince Fenerbahçe – Galatasaray tribünleri gibi oluyorduk.
Maç günü gelip çattı. Oğuz abi maçı Gırgır kalesinin arkasında izliyor.
Biz o sıralar Fırt’ta, Brezilya’nın bile kıvıramadığı acayip bir sistemle oynuyoruz. Tandem, WM, total, tam saha pres, süper, kurşunsuz ne kadar sistem varsa aşmışız. Topu kapan Fırtlı futbolcu, Gırgır kalecisi Bülent Arabacıoğlu abimizle burun buruna geliyor.
Buraya kadar kolay ama Oğuz abiyi aşmak zor.
Oğuz abi, kalenin arkasında durmuş, yarı şaka yarı ciddi bağırıyor; “Şükrüüü, vurma oğlum, maaşından keserim!.. Şevkeeeet!.. Kapağı yedi kere çizdiririm, dur. Yılmaaz, cezasahasına girmeee... hiç bir esprini beğenmem!..”
Neyse, Oğuz abinin muhteşem defansını aşarak Gırgır’ı 7-4 yendik.
Bir sene sonra bütün kadro Gırgır’a transfer olmuştuk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder