Teşkilattan bir polis tanırdım, sürümden döverdi. Copunu havaya kaldırdığında; sekiz öğrenci, iki işçi, dört cumartesi annesi, bir cocuk, iki kapkaçcı, dört travesti (travestiler de onu döverdi), üç memur, o üç memurun üç yakını ve altı kamu-senli'yi aynı anda haşlar ve tüm zamanların kendine ait en iyi rekorunu egale ederdi.
Bu kahraman polisimiz, Türk Polis Teşkilatını güçlendirme haftasında da sık sık sığır eti yerdi.
Bi ara devletimiz bunlara klasik batı müziği ve dans eğitimi verdiğinde bizim kahramanımız dans hocasının belini, memur beliyle karıstırıp kırmış ve özür dileyeyim derken hocasının elini iki ayrı noktadan çatlatmıştı.
Sabahları işe gitmeden hanımı copunu ütüler, sırmadan püsküllerini takıp takıştırır ve mermilerin tozunu alırdı.
Yengenin en büyük sıkıntısı çıkmayan kan lekeleriydi. Hangi kireç sökücüyü de kullansa bu lekeler çıkmıyor günler günleri kovalıyordu. Eski yoldaşlardan öncü kadrolu hoca Cezmi'nin diş etlerinden dökülen kan lekeleri polisimizin sol gömlek yakasında hala durur.
Yani bizim bu polis kahramanımız yakında çıkacak olan bir gülmece dergisinde haftalık çizgi kahramanı olmayı da bekler. (adını koymak isteyen okuyuculara duyurulur.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder