8 Ağustos 2009 Cumartesi

Aç da kendi 'oligarkın'la dalga geç


"Dinamo Moskova 3-0 kazansın. Goller ikinci yarıda olsun. Birini kafayla, diğerini sol ayakla, üçüncüyü de frikikten atsınlar." Leonid Ilyich Brezhnev
(Fotoğrafı bulduğum sitedeki notu da paylaşayım: "Bir zamanlar bu fotoğrafı yayınlamanın bedeli Sibirya'daki maden ocaklarına yolculuktu" Yukardaki cümle sahibine ait değildir...)

Yukarıdaki yazı ve fotoğraf aceto balsamico adlı siteden. Fikir özgürlüğü en azından kağıt üzerinde var. Bu bir fikirdi, ben de fikrimi belirteceğim. Çocuk yaşlarda çalışmaya başladığım Gırgır Mizah Dergisi vasıtasıyla büyük bir medya imparatorluğu olan Veb Ofset'e de girmiş gibiydim. Başta Günaydın Gazetesi olmak üzere grubun diğer dergi ve gazetelerindeki spor yazarları ve spor müdürleriyle tanıştım. Yıllarca bant karikatür çizdim spor sayfalarına. Daha sonra Sabah Gazetesi bünyesinde Dolmuş Mizah Dergisi'ni çıkardık. Fotomaç'ın kuruluş aşamasında Tevfik Yener Ağabey sayesinde mizah yazarı ve karikatüristlerin de bu gazetede çokça yer alması planlanmıştı. Sonra Takvim Gazetesi'nde yine bir mizah yazarı kimliğimle 1 yıla yakın spor servisinde çalıştım. Bunları niye anlattım, sonraki yıllarda çoğu yazılı ve görsel basında spor müdürlüğü yapan Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Galatasaraylı bir çok insanı tanıdım. Bunlarla bir çok sabah toplantıları yaptım. Bu kulüplerde yöneticilik yapmış insanlarla sohbet ettim. Bunların bazen "Merd-i kıpti secaat eylerken sirkat-in söylermiş" hesabı, başarı diye hangi maçları nasıl bağladıklarını, hangi maça hangi para çantasının gittiğini önceden anlattıklarını hatırlıyorum. Gülüp geçerlerdi bir de; "O hoo, geçmiş olsun, bizimkiler daha büyük bir çanta yolladı o takıma. Bizim başkan işi tepeden bitirdi oğlum" Sabah toplantısında maç sonucu verdikleri bir Avrupa Kupası maçı hatırlıyorum. Doğu Bloku yeni dağılmış, anlı şanlı bir takımımız İstanbul'da 1-0 yenilmişti. Maçı çevirmesi çok zordu. Polonya takımı zıpkın gibiydi. Sevgili arkadaşımız gülerek, ".... Abi bir çanta USD'yle işi bitirdi. 2-1 alacağız" demişti. Akşam maç 2-1 bitti.
90+12 dakika oynanan maçlar, 'yan hakemlere çalışın' diye sırıtırak diğer takım yöneticilerine akıl öğreten yöneticiler, 8-0'lar... Şampiyonluğa ramak kalmışken bir Altay maçında kolu kanadı 3 kırmızı 7 sarı kartla kırılan Gençlerbirliği, 3-0'la ilk yarıyı bitirip, ikinci yarı 4 gol yiyen ve maçı 4-3 yenik kapatan Gaziantepsporlar... Hatırladıklarımı yazsam rahat 100 post oluştururum. Ki asıl bu konularda bütün kahvehane ağzına, militarist bakış açısına rağmen futbol konusunda Hz. Ali adaletine sahip olduğuna inandığım Erman Toroğlu'nu dinlemek lazım. O temiz denilen 60'lı yıllardan beri ne dolapların döndüğünü, ne şikelerin ligin kaderini tayin ettiğini ve günümüzde artık kurumsallaştığını çok güzel ima eder, işaret eder. Tabi ki tamamını anlatamaz, çünkü; o zaman bu oyuna bir son vermek gerekir. Ee, bu bir ekmek teknesi, bu durumda ne Maraton olur, ne aceto balsamico...
Şimdi dönelim Brejnev'e. Çavuşesku'nun Romanya'sında gol kralı olsun ve Altın Ayakkabı alıp, Romanya'nın adını duyursun diye Camataru'ya yarım düzine goller attırılıyordu. Ayrıca askerlerin takımı diye Steau Bükreş'in otomatiğe bağlamış gibi şampiyon oluşunu hatırlarız. Bunun SSCB'de de olup olmadığı hakkında sağlam kanıt elde yok. Olabilir mi, olabilir... Sosyalist bir ülke olmaktan çıkıp, revizyonizm ve bürokratik diktatörlük batağındaki bir ülkede olabilir.
Ama, Fettullah'ın Milli Takım Teknik Direktörlerinin başını yediği, bir tarikata, bir sağ oluşuma, hatta derin devlete, mafyaya yakın olmadan takım bulamayan futbolcular ve teknik direktörler ülkesinde ve bu bataklıkta Brejnev masum duruyor vallahi.
Son 40 yıldır Türkiye Demokratik bir Halk Cumhuriyeti olsaydı, en az 20 lig şampiyonluğu el değiştirirdi.
Artık kim neresiyle atarsa atsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder