Bu hafta Kübalı olmaya dair bir yanıyla orijinal, bir yanıyla ise tipik olduğunu düşündüğüm bir röportajı paylaşmak istiyorum.
Röportaj, 1908’den beri yayın yapan köklü Bohemia dergisi için yapılmış. Karşımızda duran kişi, Havana’da kentin içinde uzun bir yol kat ettikten sonra doğudaki plajlar bölgesine uzanan bir hattı dolanan 91 numaralı otobüsün şoförlerinden birisi: Kelvis Ochoa. Fotoğrafta görünen bembeyaz gömlek ve görülmese de duyulabilen Küba müziği size hemen Küba’da günlük yaşamın önemli iki öğesini verirken, Kelvis’in sözlerindeki sadelik ve derinlik insanı düşündürüyor.
“Ben kendimi kral gibi hissediyorum. Otobüs şoförü olmak başıma gelen en güzel şey. Otobüste, halk için çalışmak benim hoşuma gidiyor. Ben onlarla anlam kazanıyorum ve onlara hizmet ediyorum. Onları yolcu olarak görmüyorum, benim için onlar bir aile. Ve kendimi çok önemli görüyorum. O kadar ki dinlenmiyorum bile bazen, üşüttüğüm günlerde bile işe geliyorum.
Kelvis’e göre tek sorun, “plajcıların” bazen otobüs parasını ödememesi. “Bu da beni pek rahatsız etmiyor” diyor, yandan çekilmiş fotoğrafına bakınca dahi kocaman, sıcak gülümsemesini hissedebileceğiniz siyah şoför.
Röportajı yapan kişi, “Dudaklarından önce gözleri gülüyor” diyor, “Bu Küba yapımı o gülüş… Nikel gibi bunu da ihraç etmenin bir yolunu bulsaydık, şimdiye milyoner olurduk.”
Yiğit Günay’ın Küba’yla ilgili aktardığı bir röportaj. sol.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder