Sabah erkenden kalktım, işyerine doğru yola koyuldum.
Ağır adımlarla bir yandan çevremi gözlemleyerek ilerliyorum.
Az ilerde bir park var, uzaktan tam seçemedim ama sabahın o saatinde tek başına hoplayıp zıplayan bir insan gördüm basketbol sahasında.
Yaklaştıkça bir ihtiyar olduğunu anladım ama enteresandı, elinde top yerine bir kasket vardı. Kasketi buruşturup top haline getirmiş, durmadan potaya atıyor, tutuyordu.
Hemen seslendim,
-Günaydın amca, hayırdır bu kadar erken, rüyanda mı gördün basketbolu?
-Günaydın amca, hayırdır bu kadar erken, rüyanda mı gördün basketbolu?
-Günaydın, yok oğlum, bir yürüyüş yapayım diye çıktım. Yoruldum eve girmeden şu parkta bir soluklanayım dedim, hava da güzel. Bankta dalmışım, kafama takıldı, heralde yüreğimiz genç, kasketi top yaptım delikten geçirmeye çalışıyorum işte. Hayırdır sen nereye?
-İşe gidiyorum amcacım.
-Git git ama hayat sadece iş değil, ben de zamanında 30 yıl boyunca günde 13-14 saat çalıştım. Bak yaşım 70'i geçti, yapamadığım o kadar uhde varki içimde, yapmaya kalksam çevremdekiler hanım, çocuklar da dahil bana deli muamelesi yapıyor. Kendine de zaman ayır emi yavrum.
-Tamam sağol amcacım, hadi kal sağlıcakla! dedim ve yola devam ettim.
Evet, hayatta hiç bir şey ertelemeye değmiyor, çünkü anı geri getirme şansı yok.
Evet, hayatta hiç bir şey ertelemeye değmiyor, çünkü anı geri getirme şansı yok.
Kasket atmaktansa, zamanında basket atmak çok daha doğru gibi ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder