11 Mayıs 2010 Salı

Atılgan Korkmaz / Buyur burdan bak - 26

Türkiye'nin Matahari'si Nazlı Ilıcak mı?
Baykal istifa etti, alçak bir oyunun ertesinde.
Bu konuda yeterince konuşuldu, konuşuluyor ve konuşulacak ama başka bir şey demek istiyorum. Amerikan güdümlü AKP bombası, yarattığı korku toplumunun nelere mal olacağını doğru okuyamadı, ki okuyacak kapasite de yok zaten.
Zira ortaya çıkan sindirilmiş korku toplumu projesi CIA'nın desteği olmaksızın başarıya ulaşamazdı.
Amerika için Orta Doğu'nun yeniden yapılandırılması çok önemli bir proje. Bu projenin önündeki engel ne İran, ne Irak, ne Suriye, ne Afganistan'dır önündeki tek engel Türkiye'dir.
Bu engeli klasik yöntemlerle ortadan kaldırmanın yaratacağı sonuçları, CIA çok iyi bilmektedir. Bu nedenle, bir dizi plan devreye alınmıştır.
1980 darbesi ile başlayan süreçte toplumun muhalif dinamizmi 2001 yılı krizine kadar kademeli olarak azaltılmıştır. Bazı liderler bu süreçte tasviye edilip, ideolojik hareketler başsız bırakılmış, ardından da AKP projesi ortaya konmuştur.
Bu süreçte size çok kilit bir isim söylüyeceğim, yılların liberaliyken keskin bir U dönüş yapıp muhafazakarlığın baş savunucusu olan Nazlı Ilıcak.
Merve Kavakçı olayı ile statükoya vurduğu darbeyi lütfen hatırlayın(!)
Ötekileştirme hareketinin bayraktarı rolünü üslenen Ilıcak, özellikle Türk Amerikan gerginliklerinde sözde yumuşatıcı ve arabulucu bir tavır sergileyenlerin ön saflarında yeraldı. TSK'ya karşı haklı ya da haksız bunu tartışmayacağım, yürütülen kampanyada baş kalemşör oldu. Bu pencereden baktığımda acaba Ilıcak bir CIA ajanı olabilir mi sorusu aklıma geliyor.
Ki ülkedeki suni gündemin ön ayakçısı olurken, hiç bir ön ayak olduğu tavrın arkasında aynı sertlikte ve netlikte duramadı. Sadece fitillerin ateşlendiği yerde vardı o kadar.
Acaba sadece ucuz bir popülistlik duruşu mudur bu sizce?
Baykal'ın istifa konuşmasındaki Pensilvanya vurgusu dikkat çekici.
Bilerek ya da bilmeyerek Baykal, referandum sürecini saatli bombaya çevirmiştir.
3. Ordu Komutanı'nın ifade vermeye gitmeyişi, geciktirişi, Baykal'ın kapalı da olsa Gülen ile iktidarı ayrı tutuşu, Ergenekon'un ulaştığı ya da ulaşamadığı nokta... Nedense bende çok kanlı (!) bir sonuca gebe Anayasa Referandum sürecinin başladığı hissini uyandırıyor.
İki ucu boklu değnek, AKP referanduma giderse yaratılmasında taşeron olduğu korku toplumunun, korkularına kurban olabilir, gitmese kendi korkaklığının kurbanı olabilir.
Size tavsiye, bu ara Nazlı Ilıcak'ın ağzından ve kaleminden çıkacak ipuçlarına az dikkat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder