Martin Luther King, Amerikan Yurttaş Hareketi Lideri, ırkçılığa karşı tutumu ile Nobel Barış Ödülüne layık görülmüş bir siyahidir.
"Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var." meşhut sözünün sahibidir kendisi. Bu hayali "finans-kapital"in çıkarları doğrultusunda gerçek olmuştur!
Ölümünden çok sonra 4 Kasım 2008'de ABD'nin 44. Başkanı renktaşı olmuştur!
Martin Luther King'in rüyasının göstermelik de olsa hayat bulduğu bu dönemde, terslikler ülkesi Türkiyem'de kanımca son derece fuzuli bir "Beyaz Türk" muhabbeti peydahlandı.
Son iktidar sürecinin geldiği noktada, ezen ve ezilenlerin hatları bariz biçimde belli olunca, elektron atlamaları(!) için arada bir basamak oluşturmak mecburiyet haline gelmiştir. Zira sert geçişler, şimşekler çaktırdığı için, durumun vehametini tüm çıplaklığı ile ortaya koyar hale gelmiş, farkına varmaması gerekenlerin kafalarında ciddi problemlere meyilli ampülcükler(!) yanıp sönmeye başlamıştır.
Bu ampüllerin anahtarını kapatmak misyonu yüklenenlere, bir isim takma ihtiyacının imdadına da "Beyaz Türk" söylemi yetişmiştir.
Rengimiz ne olursa olsun, ezilenler ve ezilenlerden taraf olanların rengi siyahtır arkadaş, birilerine göre. AK(!)lanmanın yolu, yordamı belirlenmiştir.
Ha, bana soracak olursanız, rengi her ne olursa olsun insan insandır, ve insanca yaşamayı, koşulsuz eşitliğe sahip olmayı bu dünyaya gelmekle haketmiştir. Birilerinin ampülünde aydınlanmayı kabul etmektense, kapkara kalmayı tercih ederim, hiç olmazsa başkalarının rüyalarında figüran olmaktansa, onların kabusu olma hakkımı saklı tutmuş olurum.
"Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var." meşhut sözünün sahibidir kendisi. Bu hayali "finans-kapital"in çıkarları doğrultusunda gerçek olmuştur!
Ölümünden çok sonra 4 Kasım 2008'de ABD'nin 44. Başkanı renktaşı olmuştur!
Martin Luther King'in rüyasının göstermelik de olsa hayat bulduğu bu dönemde, terslikler ülkesi Türkiyem'de kanımca son derece fuzuli bir "Beyaz Türk" muhabbeti peydahlandı.
Son iktidar sürecinin geldiği noktada, ezen ve ezilenlerin hatları bariz biçimde belli olunca, elektron atlamaları(!) için arada bir basamak oluşturmak mecburiyet haline gelmiştir. Zira sert geçişler, şimşekler çaktırdığı için, durumun vehametini tüm çıplaklığı ile ortaya koyar hale gelmiş, farkına varmaması gerekenlerin kafalarında ciddi problemlere meyilli ampülcükler(!) yanıp sönmeye başlamıştır.
Bu ampüllerin anahtarını kapatmak misyonu yüklenenlere, bir isim takma ihtiyacının imdadına da "Beyaz Türk" söylemi yetişmiştir.
Rengimiz ne olursa olsun, ezilenler ve ezilenlerden taraf olanların rengi siyahtır arkadaş, birilerine göre. AK(!)lanmanın yolu, yordamı belirlenmiştir.
Ha, bana soracak olursanız, rengi her ne olursa olsun insan insandır, ve insanca yaşamayı, koşulsuz eşitliğe sahip olmayı bu dünyaya gelmekle haketmiştir. Birilerinin ampülünde aydınlanmayı kabul etmektense, kapkara kalmayı tercih ederim, hiç olmazsa başkalarının rüyalarında figüran olmaktansa, onların kabusu olma hakkımı saklı tutmuş olurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder