Yaşım çok yetmiyor ama hatırlayabiliyorum... Küba’nın yetiştirip dünya halklarına yolladığı doktorlara benzerdi 70’li yılların doktorları... 60’ların iklimi, atmosferi ve ruhu her şeyi, herkesi dönüştürüyordu.
Sömürünün binbir türlüsüne maruz kalan halkın en çıplak, en korumasız, en çaresiz olduğu alandır sağlık.
Tamponunu çarptığın arabayla bir yıl gezebilirsin, paran yoksa tamirciye gitmen şart değil, sadece estetik bir kaygıdır çarpık tampon. Et yerine bulgur yersin, insanca ihtiyaçlarına cevap veren ortalama bir evde değil de şaftı kaymış bir evde yaşayabilirsin, avukat tutmayabilirsin, gazete almayabilirsin, kitap okumayabilirsin, tatile çıkmayabilirsin, bir sürü şeyini erteleyebilirsin vs. vs. ama patlamış apandisitle gezinemezsin.
Kaçarın yok yani, borsaya açılmış özel hastanelere ve yapboz tahtasına dönmüş olan devlet hastanelerine gideceksin.
Ama sen iyileştirilmesi gereken bir insan değil, bir müşterisin.
Koruyucu hekimliğin umurlarında olduğunu da sanmıyorum. Sağlıklı bir toplum para kazandırmaz ki.
Yıl sonunda en karlı firma olabilmek için kapıda adres soranları bile “Seni hemen ameliyata almamız lazım” diyen, sineğin... pardon hastanın yağını çıkarmaya çalışan işbilir doktorlardan geçilmiyor piyasa...
Bu hasta/ticaret/hanelerde, ‘ne kadar kesersen şu kadarı da senin’ denilen doktorlar, yaratılan büyük ranttan pay almak için Freddy Krueger gibi kesip biçme peşinde.
Hipokrat yemininden sonra bir de USD $ yemini yapan doktorlar sayesinde şimdilik kapitalizmin işleri tıkırında...
Sonuç itibariyle, patalojik tahlil; kapitalizm habistir...
Bu habis uru başarılı bir operasyonla bünyeden kesip atmak için 70'li yılların doktorlarına ihtiyacımız olacak.
Onları da bu halk çıkarmıştı içinden, yine çıkarır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder