Önceleri ülkelerin uzun vadeli planları ve bu planlara dönük geliştirdikleri stratejileri vardı. İnsanların da durumu bundan çok farklı değildi. Bir ev ya da araba almaya karar veren insan, oturur nasıl tasarruf yapacağını düşünür, nerden ekstra gelir sağlayabileceğini hesaplar ve uygulamaya başlardı. Tutar tutmaz o ayrı konu ama bu bir mücadeleye ön ayak olur, insanların kendilerini yaşama tutunma anlamında motivasyonlarını sağlardı.
Şunu diyebilirsiniz, insanı hayattaki maddi değerler sistemi mi yaşama bağlar? Temel ilkeler, insan ilişkileri, sevgi, yardımlaşma, paylaşma ve dayanışma ruhunun getirdiği hazzın hiç mi etkisi olmaz? Aslında asıl onlar olması lazım ama, bizim gibi toplumlarda önceleri sıradanlaşan bu değerler tatmin etme özelliğini kaybediyordu... Çıkış yolu olarak mülk edinmeyi seçtik daha sonra.
Pek tabi bu durum hasetlikleri, kavgaları, küslükleri bireyselleşmeyi beraberinde getirdi. Yeni Dünya Düzeninin ev sahibi Çok Uluslu Sermayenin son planlı eylemi bu stratejiyi uygulamaya koymaktı, başardı da. Ama bu başarı aslında sonun başlangıcıydı.
Öyle bir toplum düşünün ki,
1. Satın aldıkları değerlerle, ürettikleri değer arasında negatif ciddi bir fark olsun (cari açık), ve hatta ciddi bir kesimin ürettikleri değer hiç olmasın (işsizlik)
Pek tabi bu durum hasetlikleri, kavgaları, küslükleri bireyselleşmeyi beraberinde getirdi. Yeni Dünya Düzeninin ev sahibi Çok Uluslu Sermayenin son planlı eylemi bu stratejiyi uygulamaya koymaktı, başardı da. Ama bu başarı aslında sonun başlangıcıydı.
Öyle bir toplum düşünün ki,
1. Satın aldıkları değerlerle, ürettikleri değer arasında negatif ciddi bir fark olsun (cari açık), ve hatta ciddi bir kesimin ürettikleri değer hiç olmasın (işsizlik)
2. Paylaşım ve dayanışma hiç olmasın ya da sadece kazan -kazan ilişkisine bağlı olsun. O ülke insanı içinde bulunduğu maddi açmazı yüksek faizle borçlanarak kotarmaya çalışsın (kredi kartları, tüketici kredileri)
3. Üretilmeyen, üretilmeyecek ya da gelecekteki üretilmesi muhtemel değerlerin önceden satışı yapılsın (borsa), ve bu işlemlerden elde edilen gelirler tekrar tüketime dönük ya da borç finansmanında kullanılsın.
Sadece şu üç gerçek göz önüne alındığında dahi, Marks'ın teorilerini eskimiş ve çağdışı ve hatta ütopik görenler, çok değil "az sonra!" Marks'ın en büyük savunucuları olacaklar, can simidi gibi ona sarılacaklar.
Sadece şu üç gerçek göz önüne alındığında dahi, Marks'ın teorilerini eskimiş ve çağdışı ve hatta ütopik görenler, çok değil "az sonra!" Marks'ın en büyük savunucuları olacaklar, can simidi gibi ona sarılacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder